Epizot bir anlatıda, olayda ana konudan, esas karakterden bağımsız başlı başına bütünlük gösteren kişi veya bölümlerdir. Bu tanım aslında bizim ve devleti yöneten insanların kurumların bize olan bakış açılarını, bizi sürükledikleri yıkımı bire bir anlatan, bizim şu an yaşadığımız süreci anlamlı hale getiren, bizi tanımlayan, kelimenin hoş ama yaşadıklarımızın hoş olmadığı bir süreç bu. Halk olarak bütünlüğümüz var fakat nesnesinin bizim olduğu, hikayesi biz olan dizinin ana rolü bizde değil.
Arada sırada görünüp çıkıyoruz diziden, arada birkaç bölüm rol veriliyor daha sonra hoooop tekrar diziden atılmışız. Mecburen mecburi demokrasinin bir ön koşulu olarak bize yazılan oy veren seçmen rolünü oynuyoruz eh fena da değiliz hani, karaktere girip karakteri sahipleniyoruz fakat o da ne! Tekrar diziyle ilişkimiz kesilmiş bağımız kopartılmaya çalışılıyor, tekrar diziye girmek için bir 5 yıl daha. Tabi ki arada hatırlanmak işin içine biraz nostalji katmak güzel, insan umutlanıyor, inancı tazeleniyor, müjde bekliyor, zam istiyor, çocuğuna iş, emekliye zam, refah, huzur mutlu gelecek kaygısı olmayan bir ülkede yaşamak istiyor, biz istedikçe rolümüzü küçültüyorlar elbette, çay veren figüran oluyoruz bu sırada fakat bazen figüran rolünü bile çok görüyor senarist!
Şu zamana kadar rolümüzü hakkıyla oynadık, gençtik orta yaşlı olduk, (Şimdilerde buna sempatik bir isim takarak kapitalist sistem yaş alma diyor) çocuklarımız oldu, büyüdüler, yani anlayacağınız dizi setine yeni figüranlar girdi, kalabalık oldu setimiz fakat bunca dizi emekçisine aş yetmiyor elbette. Bize kalan dizinin başrol oyuncuları doyduktan sonra arta kalanları aramızda paylaşmak fakat doymak bilmiyorlar. Sette aş azalınca haliyle figüranlar isyanda, yönetmen telaşlı, senaristler yeni bölümlerin yapılmasıyla meşgul, sette telaş çok anlayacağınız. Bakalım dizinin geriye kalan bölümlerinde ne olacak, gerçi dizininde heyecanı azaldı ama oynayalım bakalım.