Detoksifikasyon veya detoksikasyon, toksik maddelerin insan vücudu dahil canlı bir organizmadan fizyolojik veya tıbbi olarak uzaklaştırılmasıdır ve bu esas olarak karaciğer tarafından gerçekleştirilir. Metabolizma çalıştığı sürece, vücudumuz her saniye radikal madde, toksin üretir ve sonra bu maddeleri etkisiz hale getirerek kendinden uzaklaştırır. Yani vücudumuz kendi kendini arındırmak için kusursuz tasarlanmıştır. Günlük hayatta alınan her nefes, atılan ter, idrar ve gaita vücutta üretilen toksinlerin atıldığı birer çöp tenekesi görevi görmektedir
PEKİ NELER TOKSİN ÜRETİR?
Basitçe tükettiğimiz her şey, soluduğumuz hava ve bulunduğumuz ortam toksin üretimini destekler. Tükettiğimiz besinlerin bir kısmının kana karışmadan gaita ile atılması bunun en basit örneğidir ve vücudun kendini temizleme başarısını gösterir. Bunun dışında terleme ile desteklenen egzersiz eksikliği, obezite durumu, sağlıksız beslenme, alkol ve sigara tüketimi, tarım ilaçları ve katkı maddelerine maruziyet toksin üretimini desteklemektedir.
VÜCUDUMUZUN DETOKS MEKANİZMASI NASIL ÇALIŞIR?
Ünlü bir bilim insanının detoks üzerine sözlerini aktararak başlamak istiyorum: ‘Açık konuşalım, 2 tip detoks vardır: Biri saygıdeğerdir, diğeri değil. Saygın olan, yaşamı tehdit eden uyuşturucunun bağımlısı kişilerin tıbbi tedavisidir. Diğeri ise, girişimciler ve şarlatanlar tarafından vücudunuzu biriktirmeniz gereken toksinlerden arındırdığı iddia edilen sahte bir tedaviyi satmak için çaldıkları bir kelimedir. Sağlıklı vücudun böbrekleri, karaciğeri, derisi ve hatta biz konuşurken bile detoks olan akciğerleri vardır. Sağlıklı bir vücutta, mükemmel bir şekilde çalışan şeyin daha iyi çalışmasını sağlamanın bilinen hiçbir yolu yoktur ve detoks tedavileri de kesinlikle bunlardan biri değildir.’
Buradan anlaşılacağı üzere yapılan ‘detoks’ programlarının birer satış staratejisi olduğu ve aslında sağlıklı diyet modelleri dışında vücuda ek takviye gerekmediği görülüyor. Tüm bu anlatılanlardan yola çıkararak detoks programlarını incelersek detoksun besinlerin temizleyici etkisinden faydalanmanın yanında ‘zayıflamayı desteklemek’ için yapıldığı görülmektedir. Bazal metabolizma hızının çok altında hatta günlük 800 kcal alımını altında kalan diyet modelleri vücudunuzu temizlemeyi değil vücudunuzu dehidratasyona sokmayı yani susuz bırakmayı amaçlamaktadır. Vücuda karbonhidrat girişi olmadığında, enerji üretmenin en temel yolu öncelikle kaslarda ve karaciğerdeki glikojen depolarını harcadıktan sonra, yağları ketonlara dönüştürmeye başlar. Vücudun ihtiyaç duyduğu enerji, keton denen bu kimyasallardan üretilir. Ketoz halindeki vücut, yağları yakmak için su kullanır. İşte bu suyun aşırı kullanımı, yalancı bir kilo kaybına neden olur. Detosk programlarında tartıda hızlı bir eksilme görülmesinin ancak bu kiloların aynı hızda geri alınmasının temek sebebi budur.
SU ORUCUNUN DETOKS ÜZERİNE ETKİSİ
Daha önceki yazılarda anlattığım gibi su orucu sadece su tüketilen ve mutlak açlıkla geçen bir süreçtir ve detoks etkisindense açlığa bağlı su ve kas kaybını tetiklemektedir. Vücut olması gerekenden daha uzun süre aç kaldığı durumlarda hücre içinden ve kas içinden de sıvı kaybetmeye başlar ve bu durumda kas kütlenizde azalma görebilirsiniz. Örneğin spor yapanlar üzerinde orucun etkilerini inceleyen çalışmalara bakıldığında; katı bir besin kesintisi, ciddi kas titremelerine, kramplara ve eklem sorunları görülmüştür. Tüm bu çalışmalar oruç, detoks, ketojenik diyet veya aralıklı oruç gibi birçok diyet modelinden hiçbirinin kilo kaybı ve sağlık yararı için DAHA AVANTAJLI OLMADIĞINI göstermektedir. Size uygun diyet şekli yaşam koşullarınız, beslenme alışkanlıklarınız, yaşınız ve cinsiyetiniz, uyku durumunuz, hastalığa bağlı faktörleriniz ayrıntılı olarak değerlendirildikten sonra belirlenmelidir.
Sizin için 6 öğün beslenmek doğru olmayabilir ancak bu 2 öğün beslenmelisiniz demek değildir. Gün içinde konforunuzu bozan, uzun vadede sürdürmekte zorlanacağınız tüm diyet modelleri sadece günü kurtarmak için yapılacaktır. Kalıcı sonuçlar almak ve kilo alma – kilo verme döngüsü dediğimiz yo-yo sendromunda kurtulmak için sürdürülebilir diyet modellerini takip etmenizi ve planlama aşamasında bir diyetisyenden destek almanızı öneririm.
Bir sonraki yazıda yo-yo sendromunu ve kilo alma döngüsünün uzun süreli etkilerinden bahsediyor olacağım. Bu konuda aklınıza takılanlar ve bahsetmemi istediğiniz konular varsa @uzmdytselinucak instagram sayfasından bana ulaşabilirsiniz.