Gazipaşa’da gün yüzüne çıkan yolsuzluk skandalları, kamu vicdanını derinden yaralıyor. Tapu ve hazine arazileri üzerinde dönen bu karanlık işler, yalnızca bireysel çıkar peşinde koşan birkaç kişinin eseri değil. Bu boyutta bir sistem, geniş bir ağ ve köklü bir çıkar düzeni olmadan sürdürülemez. Tutuklananların arasında resmi belgede sahtecilikten görevi kötüye kullanmaya kadar ağır suçlarla itham edilen kamu görevlileri var, fakat toplum yalnızca birkaç kişinin değil, tüm sorumluların adalet önünde hesap vermesini bekliyor. Ancak bir kaygı var: Bu sürecin siyasi ayrım yapılmadan yürütülmesi şart.
Geçmişte yaşanan örnekler, toplumun bu konuda endişelenmesine neden oluyor. FETÖ’nün darbe girişiminin ardından yürütülen soruşturmalarda “siyasi ayağa” dokunulmadığı gibi, büyük yolsuzluk soruşturmalarında da siyasi etkilerin göz ardı edilmesi ihtimali Gazipaşa’da yaşanan tapu ve arazi yolsuzluklarında da kamu vicdanını rahatsız edebilir. Eğer birileri konumunu, unvanını, siyasi bağlantılarını kalkan olarak kullanarak yargıdan kaçmayı başarırsa, bu adaletsiz düzenle mücadele edilemeyeceği gibi kamu güveni de büyük yara alacaktır.
ADALETİN TERAZİSİ SAPMAMALI
Gazipaşa halkı, uzun süredir kamu arazilerinin bir avuç çıkar grubuna peşkeş çekilmesine karşı tepkili. Bu topraklar, milletin malıdır; gelecek nesillere aktarılacak mirasımızdır. Şimdi ise, bu hak gaspının ardındaki karanlık ellerin ortaya çıkarılmasını, sorumluların hesap vermesini istiyor. Ne var ki, topluma karşı işlenmiş böylesine ağır suçların yalnızca alt kademedeki birkaç kişiyle sınırlı olmadığını herkes biliyor. Yolsuzluğun kökleri, kamu görevlilerinden bürokrasiye, belki de siyasetin çeşitli kademelerine kadar derinleşmiş durumda. Gazipaşa’nın halkı, artık adaletin kılıcının sadece “küçük” kişilere değil, varsa siyasi bağları olanlara da ulaşmasını bekliyor.
Geçmişte adaletin yalnızca belirli kişiler üzerinde işletilip, kimi isimlere dokunulmaması adaletin sağlanması önünde büyük bir engel oluşturmuştu. Bu ülkede adaletin her kademeye eşit bir şekilde uygulanması, toplumsal huzurun teminatıdır. Siyasi ayrım yapıldığı algısı, kamunun adalete olan güvenini sarsar. Halk, Gazipaşa’da yaşanan bu usulsüzlüklerde siyaset ve güç sahiplerinin dokunulmaz bir kalkan gibi görülmesini istemiyor.
KAMU VİCDANI ADİL BİR HESAPLAŞMA BEKLİYOR
Gazipaşa’daki yolsuzluk operasyonları, yalnızca küçük birkaç kişinin yargılanması ile sınırlı kalırsa kamu vicdanı yara almaya devam edecektir. Gazipaşa halkı, adaletin herkese eşit uygulanmasını bekliyor. “Adalet mülkün temelidir” ilkesi, yalnızca yazılı metinlerde kalmamalı; fiiliyatta da hayata geçirilmelidir. Yetkisini kötüye kullanan, halkın malına göz diken, kamunun güvenini sarsan kim varsa, hangi siyasi bağlantıya sahip olursa olsun adaletin önünde hesap vermelidir. Gazipaşa’da yaşanan bu olaylar, ülkemizin geleceğine dair de bir sınav niteliği taşıyor. Eğer sorumlular tam anlamıyla yargılanmazsa, bu düzenin devam edeceği mesajı verilir; toplum, adalete duyduğu güveni kaybeder.
Gazipaşa halkı, bu mirasın ve kamunun hakkının korunması için siyasi ayrım gözetmeden gerçek adaletin uygulanmasını bekliyor. Yolsuzluğa karışan herkes, hangi makamda olursa olsun, yaptığı usulsüzlüklerin hesabını vermeli; çünkü kamu vicdanını ancak böyle bir hesaplaşma rahatlatabilir.