MİNE ÇELİK


SAĞLIK DEPOSU BAHARATLAR

.


Kültürlere göre çeşitleri farklılık göstermekle birlikte besinlerin aromalarını güçlendirmek için binlerce yıldır başvurduğumuz bir yöntem baharat kullanmaktır. Çalışmalar baharatların kolesterol ve trigliserid seviyelerini düşürdüğünü, şeker hastalarında kan şekerini düzenlediğini, kanı sulandırdığını, iltihap giderici etkilerinin bulunduğunu ve kanser gelişimini önleyebileceğini göstermektedir.
Tüm bu sağlık için yararlarının yanında oldukça lezzetli olan baharatları doğru kullanım şekilleriyle tükettiğimiz takdirde çok daha fazla faydalanabiliriz.
 

1) SUMAK: Doğu ve Güneydoğu illeri başta olmak üzere, yemeklere ekşi lezzet vermesi açısından tane sumak olarak veya sıcak suda bekletilerek elde edilen ekşi tattaki su olarak yemeklerde kullanılıyor. Kokuyu azaltıcı etkisi nedeniyle soğan salatalarında çok yaygın olarak kullanılan sumak, her türlü salatada ve bazı yemeklerin, mezelerin içerisinde sıklıkla yer alıyor.. Birçok baharat türünden çok daha güçlü bir antioksidan olan sumak, kandaki kolesterol ve trigliserit düzeylerini azaltmaya destek olarak koroner arter hastalıklarından korunmaya yardımcı olur. Yapılan bir çalışmada bireylere toz sumaktan hazırlanan kapsüller verilmiş ve sumağın kan glikoz ve HbA1c düzeylerini düşürdüğü dolayısıyla anti-diyabetik etki gösterdiği kanıtlanmıştır. Ayrıca sumağın antifungal ve antibakteriyel etki göstererek enfeksiyon hastalıklarının giderilmesine katkı sağladığı bilimsel çalışmalarla desteklenmiştir. Diüretik özelliği de olan sumak, idrar yolu enfeksiyonlarından korunmaya yardımcı olurken yüksek tansiyonun düşürülmesini de sağlar.


2) KİŞNİŞ: Görüntüsü maydanoza benzeyen ama tadı çok farklı bir baharat olan kişniş farklı tadıyla Doğu’ya doğru gittikçe yemeklere daha çok giriyor, hatta bazılarının vazgeçilmezi oluyor. Doğu’da adı “aşotu”; Artvin’e ve Gürcistan’a geçtiğinizde ise “kinzi” olarak biliniyor. Kişnişin yaprakları kullanılabileceği gibi tohum olarak da kullanılabiliyor.. Özellikle K vitamini bakımından zengin olan kişniş, yüksek miktarda lif içeriyor. B ve C vitamini, çinko, manganez, magnezyum ve bakır gibi mikro besin elementlerinden de zengin. Aynı zamanda antioksidan özellik gösteren fenolik bileşenlerin de iyi bir kaynağı diyebilirim. K vitamini açısından zengin olması nedeniyle kan pıhtılaşmasının yanı sıra kemiklerin onarılmasına, eklem problemlerinin ve osteoporozun önlenmesine de yardımcı oluyor. İçeriğinde bulunan bileşenler sayesinde yüksek düzeydeki kan şekeri, insülin, insülin direnci ve trigliserit düzeylerinde azalmaya neden olduğu gözlenmiştir.
 

3) BİBERİYE: Özellikle et yemeklerine lezzet katan biberiye, çay olarak da tüketilebiliyor. Nutrients dergisinde yayınlanan çalışmaya göre içerdiği karnosik asit bileşeni sayesinde kanser hücrelerinin büyümesini yavaşlattığı ve tümör geliştirme riskini azalttığı kanıtlanmıştır. Çalışmalar biberiyedeki karnosik ve rosmarinik asitlerin güçlü antibakteriyel, antiviral ve antifungal özelliklere sahip olduğunu gösteriyor. Düzenli olarak biberiye tüketmek, potansiyel olarak enfeksiyon riskini azaltmaya ve bağışıklık sisteminin meydana gelen enfeksiyonlarla savaşmasına yardımcı olabiliyor. Yapılan başka bir çalışmaya göre biberiye çayı, içerdiği biyoaktif bileşenler sayesinde hücrelerin glukozu kullanmasını arttırarak kan şekerini düşürücü etki gösteriyor.
 

4) TARHUN: Tarhun, papatyagiller familyasından keskin ama hoş kokulu bir bitki. İnce uzun yaprakları sayesinde birçok yeşillikten kolayca ayırt edilebiliyor.. Yaprakları hem taze hem de kuru olarak birçok yemekte kullanılabiliyor, hoş bir aroma ve lezzet katıyor. Yayınlanan bir çalışmaya göre kahvaltıdan ve akşam yemeğinden önce 1 çay kaşığı tüketilen tarhunun, insülin duyarlılığını arttırarak kan şekerinin kontrol altına alınmasına yardımcı olduğu belirtilmiştir. Ayrıca sindirim salgılarını arttırarak sindirimi kolaylaştırır, yemekten sonra oluşan şişkinliklere iyi gelir..
 

5) REZENE: Maydanozgiller familyasına ait şifalı bir bitki olan rezene yemeklere tat vermesinin yanı sıra çoğunlukla çay olarak tüketiliyor. Sodyum, potasyum, fosfor ve kalsiyum gibi değerli mineraller barındıran bitki, A ve C vitaminleri açısından da zengindir. Rezene bitkisinin kökü, uzun yıllar boyunca kabızlık ve gaz problemlerinin giderilmesi için kullanılmış, yaprakları ise çay olarak demlenerek pek çok farklı rahatsızlığın iyileştirilmesi için tüketilmiştir. Emziren kadınlarda süt salınımı sağlayan prolaktin hormonunun salgılanmasına katkıda bulunarak süt miktarının artırılmasını sağlıyor.
 

6) ÇÖREK OTU: Çörek otu, yüksek antioksidan niteliği taşıyan ana bileşeni timokinon sayesinde serbest radikallere karşı vücudu koruyarak kanser, diyabet, kalp hastalıkları gibi kronik hastalıkların oluşma riskini azaltır. Yayınlanan bir çalışmaya göre günde 1 çay kaşığı çörek otu kullanımı LDL ve trigliserit düzeylerini düşürerek iyi huylu kolesterol olarak bilinen HDL’yi yükseltmektedir. 
 

7) ZERDEÇAL:  Zerdeçalı sağlıklı beslenmede önemli yapan sarı rengi veren polifenol olan kurkumin maddesidir. Taze kök olarak veya baharat şeklinde kurutulmuş toz halinde bulunabilen zerdeçal kolinin de iyi kaynağı. Zerdeçalde bulunan kurkumin ve kolin tüketildikten sonra damarlarda serbestçe dolaşır ve kan beyin bariyerini de geçerek vücudun her yerinde etki göstermesi eşsizdir. Günde 1 silme tatlı kaşığı kadar zerdeçal 90 mg’a kadar aktif kurkumin içerir. Kurkumin ısıya dayanıklı olduğundan çorba, baklagil, sebze ve et sote yemeklere pişerken ekleyebilir, süt, yoğurt, kefir ve salatalara zeytinyağı ile birlikte karıştırarak yiyebilirsiniz. Zerdeçal glutatyon sentezini arttıran tek baharattır.

  • BIST 100

    10643,58%3,14
  • DOLAR

    32,20% -0,22
  • EURO

    34,90% -0,22
  • GRAM ALTIN

    2504,01% 1,55
  • Ç. ALTIN

    3989,88% 1,04
  • Pazar 27.3 ° / 21.2 ° false
  • Pazartesi 28.1 ° / 21 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Salı 29.3 ° / 20.7 ° Güneşli

Antalya

19.05.2024

  • İMSAK 04:02
  • GÜNEŞ 05:39
  • ÖĞLE 12:59
  • İKİNDİ 16:48
  • AKŞAM 20:08
  • YATSI 21:39