Selçuk ÖZTÜRK

Tarih: 17.03.2025 00:52

MÜLKİYET HALKA HARAM, ŞİRKETLERE HELAL!

Facebook Twitter Linked-in

Gazipaşa yaylaları, haramla helal arasında sıkışıp kaldı… 

 

Nasıl mı?

 

Gazipaşa halkı yüz yıllardır atalarından miras kalan yaylalarında hayvancılıkla, tarımla, doğayla iç içe bir yaşam sürdürdü. Yaylalar, sadece birer toprak parçası değil, nesiller boyunca şekillenen bir kültürün, emeğin ve alın terinin simgesiydi. 

 

Ancak ne oldu? Bir gün devlet eliyle yapılan kadastro düzenlemeleriyle bu topraklar bir anda halkın elinden alındı. Üstelik halkın iradesi bile sorulmadan!

 

Meğer buralar hep “mera” imiş! Meğer halkın asırlardır yaşadığı, ekip biçtiği, yayla evlerini kurduğu bu alanlar aslında onlara ait değilmiş! Ne büyük bir aydınlanma!

 

Ama işin tuhaf yanı şu ki, bu meralar halka yasak ama sıra şirketlere gelince kapılar sonuna kadar açılıyor. Bir yanda Kaşpazarı, diğer yanda Küllin, biri GES peşinde biri bentonit… Ama olan yaylalarımıza ve bizim halkımıza oluyor.

 

Devlet eliyle yapılan bu düzenlemeler yüzünden halk ne bir evini onarabiliyor, ne bir çivi çakabiliyor, ne de toprağı üzerinde bir hak iddia edebiliyor. Ama iş enerji ve maden şirketlerine gelince her şey mümkün! Güneş enerji santralleri mi kurulacak? Maden mi çıkarılacak? Buyurun, kapılar açık! Halka yasak olan topraklar, rantçılara sınırsızca tahsis ediliyor.

 

Şimdi soralım: Gazipaşa halkı kendi yaylalarından sürgün mü ediliyor? Buralar halkın elinden alınıp şirketlerin mi kucağına bırakılıyor? Halkın yüzyıllardır yaşadığı topraklarda “Kaçaksınız” denilip, üzerine dava üstüne dava açılırken, şirketler burada istedikleri gibi cirit atabiliyor. Peki adalet nerede?

 

Görülüyor ki, mesele mülkiyet değil, mesele halkın elinden alınan haklar. Eğer gerçekten burası “Mera” ise, o zaman herkes için mera olsun! Eğer halk burada çivi bile çakamıyorsa, maden ve enerji şirketleri de çakamasın! Ama yok, işler böyle yürümüyor. Burada birileri ezilirken, birileri kollanıyor.

 

Gazipaşa halkı bu oyunu görüyor, bu haksızlığı yaşıyor ve mücadele etmek zorunda bırakılıyor. Ama unutulmamalıdır ki, halkın hakkı bir gün mutlaka teslim edilir. Çünkü bu topraklar sadece haritalarda çizilen çizgilerden ibaret değil, bu topraklar alın teriyle, mücadeleyle, gelenekle yoğrulmuş topraklardır.

 

Soruyoruz: Halk mı gidecek, şirketler mi? Yoksa adalet gerçekten yerini bulacak mı? 

 

Kalın sağlıcakla…


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —