Türkiye'nin türkücüsü, türkülerin büyücüsü ve mensubu olmaktan gurur duyduğumuz yörük kültürünün bir değeri olan MUSA EROĞU'nun adı Gazipaşa'da bir parka verildi. Ne güzel oldu, ne iyi etti bunu düşünenler.
Bazı kişiler de bu ad verme olayı üzerinden bir eleştiri ve muhlefet üretme gayreti içine girdiler. Bu ilçede muhlefet edilecek ve eleştiri üretilecek birçok şey bulmak mümkünken bula bula bunu bulmak, muhalefet etmek değil muhalif görünme gayretidir.
Gazipaşa bir dünya kenti olma yolunda. Bugün bir parka Musa Eroğlu'nun adı verildi, belki yarın bir bulvara Ahmet Hamdi Tanpınar, bir caddeye Cengiz Aytmatov, bir sokağa Lev Tolstoy adı verilecek. Hem dünyanın ve ülkenin birçok yerinden uçak inidirip hem de dünyadan saklayamayız Gazipaşa'yı.
Muhalefet edenlerin söylediği gibi adı geçen parka Gazipaşa'nın yetiştirdiği bir değerin adı da verilebilirdi ve çok da yakışırdı. Üstelik bu ilçe bir parka adı verilecek çok insan yetiştirmekle meşhur. Örneğin YOLCU MEMED bunlardan biri ve daha onlarca isim sayabilirim. Bunun böyle olması ülkemizin ve bölgemizin yetiştirdiği büyük ozan Musa Eroğlu'nun adının bir parka verilmesini yanlış kılmaz.
Bu olaya muhalefet eden arkadaşların çoğu daha bir hafta öncesine kadar, bence hiç gerçekçi olmasa da, "Gazipaşa il olmalı" sloganlarıyla sosyal medyayı inletiyordu. Bırakın bir dünya kenti olmayı daha ülkesinin bir ozanının adının bir parka verilmesini kabullenemeyen bir ilçe il olabilir mi ya da olsa ne olur?
Gerçekten muhalefet edeceksek hızla betona terk ettiğimiz verimli toprakları, kuruyan dereleri, artık akmayan köy çeşmelerini, talan edilen hazine arazilerini ve yaylaları, nesli hızla tükenen endemik bitki ve hayvanları düşünelim.
Bütün bunlarda varsa, ki var, yöneticilerimizin sorumluluğunu eleştirelim hem de en sert biçimde yapalım bunu ama lütfen bu ilçeye çok yakışan bir park ve o parka çok yakışan MUSA EROĞLU ismi üzerinden gündem olmaya ve muhalif görünmeye çalışmaktan vazgeçelim. Muhalefet etmek en az yönetmek kadar ciddi bir iştir.