Grip gibi enfeksiyonel hastalıklara yakalanmamak için; kaliteli, çeşitli, dengeli ve yeterli beslenmemiz gerektiğini hepimiz biliyoruz. Bu hastalıklara yakalanmamak için özellikle mevsim geçişlerine dikkat etmek gerekiyor.
Mikroorganizmalar vücudumuza yerleştikten sonra; vücudumuzda mikroorganizmalarla savaşmak için bazı tepkiler verir. Vücudumuzda; ateşin artması, iştahın kesilmesi, kan şekerinin yükselmesi, kas proteinlerinin yıkılması, bağırsak geçirgenliğinin bozulması, vücut ağırlığının değişmesi, solunum yetersizliği, vücut sıvı dengesinin bozulması, bazal metabolizma hızının değişmesi ve CRP değerinin artması gibi bazı tepkiler meydana gelebilir.
ENFEKSİYON DURUMUNDA BESLENME NASIL OLMALIDIR?
• Enfeksiyon durumunda; vücudun alması gereken besin yani enerji miktarı artmaktadır. Vücutta artan ateşle birlikte bazal metabolizma hızı da artacağı için günlük ihtiyacınız olan enerji miktarı artar. Bu yüzden normalde ihtiyacınız olan enerjiye ek olarak 400-500 kalorilik artış yapabilirsiniz.
• Karbonhidrat tüketirken; karbonhidratın çeşidi önemlidir bu yüzden tam tahıllı besinler tercih edilmeli, Hamurişi ve beyaz undan uzak durulmalıdır. Dokuların beslenmesi için günlük en az 130 gram, en fazla 600 gram karbonhidrat tüketimi önerilmektedir.
• Yağ tüketimi az miktarda olmalıdır aynı zamanda tüketilen yağın çeşidi de büyük önem taşımaktadır. Yemeklerde mısır veya ayçiçeği yağı değil; zeytinyağı tüketimi önerilmektedir. Günlük tüketilen yağ miktarının artması ishale sebep olabilir. Araşidonik asit denilen omega-6 yağ asidi çeşidinin fazla tüketimi vücuttaki enfeksiyonun artmasına sebep olurken; omega-3 yağ asidi olan balık yağının vücuttaki enfeksiyonu azaltmaya fayda sağladığı bilinmektedir.
• Et, tavuk, balık ve kurubaklagil tüketimi enfeksiyon durumunda arttırılmalıdır. Vücutta katabolizma yani yıkım meydana geldiği için vücudun protein ihtiyacı artmaktadır.
• Vücutta demir, bakır, selenyum, magnezyum, çinko ve kalsiyum kaybı meydana gelmekte dolayısıyla vücudun mineral ihtiyacı artmaktadır. Mevsim sebzeleri, yağlı tohumlar (ceviz, çiğ badem, çiğ fındık vb.), süt ve süt ürünleri ( yoğurt, kefir vb. ) gibi besinlerin tüketimi arttırılabilir. Bu minerallerin eksikliğinde gerekirse doktora danışarak dışarıdan takviye kullanılabilir.
• Bağırsak metabolizmasının bozulmasını önlemek için probiyotik ve prebiyotik gıdaların tüketimi arttırılmalıdır. Yoğurt, kefir, sarımsak, soğan, muz, sirke, turşu gibi probiyotik ve prebiyotik gıdalar tüketilmelidir. Gerekirse dışarıdan probiyotik takviyesi alınabilir.
• Vücutta A, D, E, C, B12, B1 vitaminlerinde eksiklik meydana gelebilir bu yüzden sebze ve meyve tüketimine özen gösterilmelidir. 1 büyük boy 150 gram portakal, kişinin günlük C vitamini ihtiyacını karşılamaktadır. Bu vitaminlerin eksikliğinde gerekirse doktora danışarak takviye kullanılabilir.
• Antioksidan içeriği yüksek gıdaların tüketimi arttırılmalıdır. Zerdeçal, zencefil, kekik, karabiber gibi bazı besin maddelerinden destek alınabilir.
• Bu dönemde vücudun su ihtiyacı artacağı için kilo başına 30-35 ml su tüketilmelidir.
Enfeksiyon durumunda bağışıklığımızı güçlü tutmak için bu saydığım maddelere dikkat edersek hastalık sürecini daha hızlı atlatabiliriz. Sağlıklı beslenmeyi günü kurtarmak için bir yol olarak görmek yerine, “HAYAT BOYU” uygulayacağınız bir düzen olarak kabul etmek gerekir. Hipokrat’ın da dediği gibi “Besinler ilacınız, ilacınız besininiz olsun”.
Sağlıklı günler dilerim.