Doç. Dr. İbrahim Gedikoğlu

Tarih: 23.01.2025 18:31

MERHABA GAZİPAŞA!

Facebook Twitter Linked-in

Merhaba sevgili Gazipaşalılar, Gazipaşa’nın güzel insanları…

 

COVID-19 salgınının dünyayı ve ülkemizi kasıp kavurduğu, başımızı kapıdan çıkarmaya korktuğumuz, asansöre binemediğimiz, ihtiyaçlarımızı evlere kuryelerle istediğimiz, kuryeden kapıda alırken bile bir iki kat maskeyle burun ve ağzımızı örttüğümüz, satın aldığımız ne varsa, evlerde sabunlu sularla yıkadığımız o acı günlerde, kendisi olgun, akıllı mı akıllı, güler yüzlü, iyi bir yönetici ama hayatının tam olgun çağlarına bile gelmeyen çok ama çok sevdiğim bir arkadaşımı Covid-19 yüzünden kaybedince, 45 yıl yaşadığım kentte emekliliğimi geçiremeyeceğimi anlayıp, başka bir yere yerleşmeye karar verdik.

 

Ülkemizin sahillerini az çok biliriz, değerlendirme yaptık, Gazipaşa’yı düşündük ama hiç görmemiştik. Yine de karar verdik, araştırmaya başladık internetten. Araştırdıkça hoşumuza gitti, Koru sahili, eşsiz doğal taş havuzlar, Kral koyu, kum zambakları, Akdeniz fokları, Selinus kalesi ve sahili, Kahyalar sahili, Antoichia ad Cragum, güzelim köyler ve yaylalar ve daha nice özellikler. Tanıdık yok, bildik yok. Salgın olanca hızıyla giderek artarak sürmekte, emlakçıları arıyoruz sonuç getirmiyor, görmek gerek, bakmak gerek. Zor günler, nafile çabalar… Sonra tesadüfen yan komşumuzun yeğeninin burada yaşadığını öğrenmemiz, uzatmayayım onun yardımıyla ev almamız ve yerleşmemiz.

 

Gazipaşa, internet bilgileri dışında nasıl bir yerdir, ev alma komşu al demişler, insanları nasıldır? İklimi bize uyacak mı, dağı, taşı, denizi, suyu, yaşamı nasıldır? Yüzlerce soru kafamızda. Kimselerle görüşemiyoruz, salgın Gazipaşa’da da etkili olmuş, kaybedilenler var. Benim bir deyişim vardır. Amaçsız geziler için arabaya bindiğimde, nereye gideceğimi bilemediğimde “teker nereye giderse” derim. “Teker nereye giderse” gezilerimiz başladı. Amaçsız her hangi bir yola, caddeye, sokağa sapıyorum ve geziyoruz. Ya da köylerin, koyların, tarihi ve turistik yerlerin adına bakıyorum internetten, navigasyonu kuruyorum, sırayla geziyoruz.

 

Bir gün Antochia ad Cragum, Kral koyu ya da Delikli deniz, başka bir gün Karaçukur, sonra Sugözü, Syedra antik kenti ve adını sonra anacağım diğer yerler. Bu arada, Türkiye’nin yabani çiçeklerini içeren yabanicicekler.com adlı internet sitem için yabani çiçek resimleri çekiyorum.  Bu gezilerimiz sırasında bir serayı incelerken ya da çiçek çekerken gören, karşılaştığımız Gazipaşalılar, öyle cana yakın, öyle konukseverler ki anlatamam.

 

Her defasında şaşırıyoruz. Bir yer soruyoruz hemen tarif ediyorlar ayrıntılarıyla. Evine buyur edenden geçilmiyor. Çaya davet ediliyoruz, koyu sohbetler ve ayrılma vakti bir bakıyoruz tekerin dibinde bir poşet, içi ağzına kadar sebze, meyve dolu, o anda ne varsa bahçede, serada (camda)… Hiç elimiz boş dönmüyoruz, ısrarla ücret teklif ediyoruz, kızıyorlar. Şimdi oturduğumuz apartmanda bile bir sabah kapıyı açınca bakıyoruz ki kapının tokmağına sebze, meyve dolu bir poşet asılmış. Şimdilerde “pişi pikniği” yapıyoruz keyifle. Esnaf dersen ayrı kibar, ayrı yardımsever, kendinde yoksa “şuraya da bir bakın, orada olabilir” diyorlar.

 

Gazipaşa’dan ev sahibi olmadık sadece, tanıdık öğretmenlerimiz, çiftçilerimiz, esnafımız, bizim gibi başka şehirlerden gelip burayı yurt edinmiş arkadaşlarımız, dostlarımız var.

 

İyi ki Gazipaşa’ya gelmişiz, iyi ki Gazipaşalılarla komşu olmuşuz.

 

Sevgili Gazipaşalılar, bu köşeden sizinle dertleşeceğim, genel ya da gündeme göre yazılar yazacağım. Kendi bakış açımdan sizlere aktaracağım.

 

Yazılarımda elbette, Mustafa Kemal’in Amasya Genelgesi’ndeki (22 Haziran 1922) kadar vatansever, Atatürk’ün 10. Yıl Nutku (29 Ekim 1933) kadar çağdaş uygarlık seviyesine çıkarmaktan yana, çınar ağacını kesmektense köşkü yürüten (1930) Ata’mız gibi çevreci, doğadan yana olmaya gayret edeceğim.

Kırmadan, dökmeden…

Daha konuşacağız, bu hafta yerimiz bu kadar…

Bana bu fırsatı veren “Gazipaşa Manşet Gazetesi” ailesine teşekkürlerimi sunuyorum.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —