Sevgili okurlar, geçtiğimiz günlerde kaleme aldığım yazının ardından, AK Parti Gazipaşa İlçe Başkanı Ramis Yiğit’in açıklamasıyla karşılaştım. Kendisi, köşe yazımda AK Parti’yi de eleştiriyor olmamdan rahatsızlık duymuş. Beni, AK Parti seçmenine karşı “Kör bağlılık” ithamında bulunarak saygısızlık yapmakla suçluyor ve özür dilemeye davet ediyor. Öncelikle net bir şekilde ifade edeyim: Ben kimseye hak etmediği bir özrü dilemem. Hele ki gerçekleri görmeyen, siyaseti sadece kendi partisinin doğrularıyla sınırlayan ve halka özür borcu olan bir zihniyetten özür dilemek, benim için söz konusu bile olamaz.
Ramis Yiğit’in açıklamasında dikkatimi çeken şey, partisini eleştiriden azade görme alışkanlığıdır. Gazipaşa’da, CHP’nin yönetim anlayışını sert bir şekilde eleştirdim, evet. Ancak aynı zamanda AK Parti’nin yıllardır benimsediği ve bugün CHP’nin Gazipaşa’daki uygulamalarında birebir taklit ettiği rant düzenini de hedef aldım. Çünkü mesele partiler değil, siyasetin yozlaşmış zihniyetidir. CHP’yi de AK Parti’yi de eleştiriyorum... Her iki taraf da çıkarları söz konusu olduğunda halka, adalete ve şeffaflığa sırt çeviriyor. Ama bu gerçekleri dile getirdiğimde, AK Parti’nin temsilcisi bana “Putlaşmış AK Parti düşmanlığı”, CHP’nin içinde de “Yandaşlıkla” suçlanıyorum... Hayır, Sayın Yiğit, ben kimseye düşmanlık yapmıyorum. Sadece doğruları dile getiriyorum. Bu sizin için rahatsız ediciyse, sorun benim yazdıklarımda değil, sizin gerçeklerle yüzleşememenizdedir.
AK Parti’ye yakınlığıyla bilinen bir şirket olan AHES GYO’ya Gazipaşa’da tahsis edilen arazilerle ilgili iddiaları gündeme getirdim. Ortada ciddi iddialar var ve bu iddialar CHP’li belediyeyi ilgilendiriyor. Ancak bu düzeni inşa eden kimdi? Kim yıllardır Türkiye’nin dört bir yanında kamu arazilerini özelleştirme adı altında peşkeş çekti? Bu soruların cevabını ararken AK Parti’ye de bakmadan geçemeyiz. Bu gerçekleri görmezden geliyorsanız, bu benim eleştirdiğim “kör bağlılık” anlayışının ta kendisidir.
Sayın Ramis Yiğit’in, açıklamasında vatan-millet sevgisinden bahsetmesini ve AK Parti’nin ülkeye kattığı değerleri sıralamasını da dikkatle okudum. Evet, her siyasetçi kendi başarısını öne çıkarabilir, bu doğaldır. Ancak bu değerleri savunurken, partinizin yaptığı hataları görmezden gelmek, kendinizi eleştiriden muaf kılmak mümkün değildir.
Suriyeliler, Afganlar, Iraklılar, Pakistanlılar sınırlarımızdan elini kolunu sallayarak girerken neredeydi vatan-millet sevginiz?
Sizler vatan-millet sevgisinden bahsederken, bizler; çözüm sürecinde kurulan çadır mahkemelerini eleştiriyorduk.
Sizler vatan-millet sevgisini dilinize dolarken, bizler; terörist başı Öcalan’ın kardeşini TRT’ye çıkaranları kınıyorduk.
Ve yine sizler, şehitlerimize 3-5 kelle diyen başbakanınızı alkışlarken, bizler yüreklerimizin acısını hafifletmeye çalışıyorduk...
Harbi; o dönemlerde vatan-millet sevginize ne olmuştu?
Benden özür dilememi bekleyen sizler: Liderinizin, “Ananı da al git” dediği çiftçiden özür dilediniz mi?
Sizler; Soma’da, Karaman’da kömür madenlerinin altında kalan emekçi kardeşlerimizin ailelerinden, Çorlu tren kazasında hayatını kaybeden vatandaşlarımızın yakınlarından özür dilediniz mi?
Ülkedeki tüm yurttaşlar; Dolar’ın, Euro’nun, dövizin, enflasyonun altında eziliyor... Çiftçi, memur, emekli, asgari ücretli ay sonunu getirmekte zorluk çekiyor. Evine ekmek götüremeyen vatandaşlarımızın, yardıma muhtaç bireylerin sayısı her geçen gün artıyor... Sizler, “Bizim hükümetimiz ekonomiyi bu hale getirdi, sorumlusu biziz” deyip halktan özür dilediniz mi?
Hayır dilemediniz... O zaman benden de özür beklemeyeceksiniz...
Ama unutmayın; lideriniz ne derse alkış tuttunuz?
“Kardeşim Esad” dedi, alkışladınız, “Katil Esed” dedi; yine alkışladınız... Zamanında birilerine “Hoca efendi” dedi; alkışladınız, “Bölücü FETÖ” dedi; yine alkışladınız... “Katil Sisi” dedi, alkışladınız, “Sayın Sisi” dedi; onu da alkışladınız... Doğruya-doğru, yanlışa-yanlış diyemediniz...
Eğitimden dış politikaya, hukuktan ekonomiye daha çok yazacak şey var ama uzatmaya gerek yok, çünkü anlamak istemiyorsunuz...
Son olarak şunu da belirteyim: Kimsenin talimatıyla kalem oynatmam. Kimse beni kendi siyasi oyunlarının bir parçası haline getiremez. Yazdığım yazılar, partilerin değil, halkın çıkarlarını savunur. Ben kimseye kör bağlılık yapmam; ama körlükten de vazgeçemeyenlere gerçekleri göstermekten de geri durmam. Halkın çıkarını koruduğum, doğru bildiklerimi yazdığım için kimseye özür borçlu değilim.
Kalın sağlıcakla...