Gazipaşa’da son aylarda gündemi derinden meşgul eden bir skandal var: hazine arazilerinin kiralanması ve satışında rüşvet iddiaları. Bu iddialar, uzun zamandır ilçede konuşulan ve devletin kurumlarına olan güveni ciddi anlamda sorgulatan bir meseleye dönüştü. Olayın kilit isimlerinden, Milli Emlak eski Şefi Ahmet Ö. ve Harita Mühendisi Alper U., geçtiğimiz günlerde mahkemece tutuksuz yargılanmak üzere tahliye edildi. Bu tahliye kararı, ilçede büyük bir şaşkınlık ve tepki ile karşılandı.
GAZİPAŞA’DAKİ YOLSUZLUK İDDİALARI NEYİN GÖSTERGESİ?
Gazipaşa halkı, uzun zamandır dillendirilen ve şüpheyle izlenen bir süreçle yüzleşiyor. Rüşvet iddiaları ile lekelenmiş olan hazine arazilerinin kira ve satış işlemleri, aslında burada devletin bir kesiminin zenginleşme aracı olarak nasıl kullanıldığını gösteriyor olabilir mi? Alanya Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele ekiplerinin 16 Mayıs’ta başlattığı operasyon, tam da bu soru işaretlerinin ve iddiaların yoğunlaştığı döneme denk geldi. Görevli memurlar ve mühendislerin gözaltına alınması, olayın ciddiyetini gözler önüne sermişti. Öyle ki, her iki ismin tutuklanması sonrası, olayın şeffaf şekilde ele alınacağına dair beklentiler yükselmişti. Ancak, kısa bir süre sonra gelen tahliye kararı, bu beklentileri yıkarak halkın yargıya ve adalete olan güvenini sarsma riski yaratıyor.
TAHLİYE KARARININ ARDINDA YATAN BELİRSİZLİKLER
Tahliye kararının ardından Gazipaşa’da halkın aklında birçok soru işareti belirdi. Özellikle Ahmet Ö. hakkında ortaya atılan iddialar ciddiyetini korurken, mahkemenin bu şahısları tutuksuz yargılama kararını vermesi, akıllara adaletin gerçekten yerine gelip gelmediği sorusunu getiriyor. Üstelik, Ahmet Ö. hakkında bir iddia sitesinde on milyonlarca TL’lik serveti olduğunun ileri sürülmesi, kamu vicdanını sarsmış durumda. Adaletin şeffaflığını sağlamakla yükümlü olan kurumlar, halkın gözünde güven inşa etmekle sorumlu değil mi? Ortaya çıkan bu kadar iddia ve yolsuzluk şüphesi varken, tutuksuz yargılama kararı almak, bir şeyleri örtbas etmek isteyen bir güç mü var sorusunu kaçınılmaz kılıyor.
ARAZİLER KONUSUNDA NE YAPILACAK?
Ahmet Ö.’nün tahliyesi ile birlikte Gazipaşa’da gündeme gelen bir diğer kritik konu da, bu yolsuzlukla bağlantılı olduğu iddia edilen yüzlerce taşınmazın durumu. Devlet, bu taşınmazları satın alan vatandaşlara “Geri verin” çağrısı yaparak tebligat göndermişti. Tahliye kararı, arazilerini tekrar devlete devretmeleri beklenen vatandaşların aklında, bu geri devrin adil olup olmayacağına dair şüpheler oluşturdu. Peki, kimseye güvenemeyen vatandaş bu çağrıya uymaya ne kadar sıcak bakacak?
GAZİPAŞA’DA ADALET ALGISININ ZEDELENMESİ
Gazipaşa’da cereyan eden bu olaylar silsilesi, halkın devlete, adalete ve hukukun üstünlüğüne olan inancını derinden yaralıyor. Eğer bugün bu kadar büyük bir iddia ortaya atılıyor ve kamu kurumlarının adı rüşvetle anılıyorsa, halk haklı olarak bu kurumlara nasıl güven duyacağını sorguluyor. Devletin ve yargının, bu süreci şeffaf ve kararlı bir şekilde yönetmesi gerekmez mi? Yargının aldığı kararların halkta derin soru işaretleri bırakmaması adına, sürecin tam anlamıyla aydınlatılması ve suçluların cezasız kalmaması büyük bir önem arz ederken; bu tahliye kararları, bu işleri yapan şahıslara cesaret vermeyecek mi? Bu olaylar yapanın yanına kar mı kalacak? Sorularını beraberinde getiriyor.
ADALETİN ŞEFFAF İŞLEMESİ BEKLENTİSİ
Gazipaşa’daki bu yolsuzluk ve rüşvet iddiaları, halkın adalet sistemine olan güvenini test eden bir sınavdır. Bu sınavdan başarıyla çıkmanın tek yolu ise şeffaflıktan ve hesap verebilirlikten geçiyor. Bugün tutuksuz yargılanma kararı veriliyorsa, yarın halkın huzurunda bu kararın gerekçeleri açıklanmak zorundadır. Yargı süreci tüm açıklığıyla devam ederken, halkın adalete olan inancını koruyacak, güven verecek adımlar atılmalıdır. Öyle ki, bir gün Gazipaşa sokaklarında gezen herkesin, adaletin yalnızca güçlüye değil, herkese eşit şekilde işlediğini hissetmesi sağlanmalıdır.
BUGÜN GAZİPAŞA HALKI, YALNIZCA BİR YOLSUZLUK DAVASINI DEĞİL, ADALETİN KENDİSİNİ TARTIŞIYOR.