Ah Gazipaşa ah… Tarihi, doğal güzellikleri, üzerinde binbir çeşit sebze, meyve ve tropikal ürünlere yaşam alanı sunan güzel ilçemiz…
Keşfedilmemiş güzellikleriyle Sessiz Cennet olarak adlandırıldı. Günümüzde ne sessizliği kaldı ne de cenneti. Ranta, talana, yolsuzluklara kurban edildi, edilmeye de devam ediyor…
O Sessiz Cennet; skandalların, yolsuzlukların, rantın ve talanın feryatları ile yankılanıyor artık… Bir yandan tapu, diğer yandan hazine…
Sahil kesimleri karış karış işgal edilen ilçemizin şimdi de yaylaları, meraları tehdit altında… Evet; şehirden bunalıp, serinliğine, sakinliğine sığındığımız Toroslar’a göz diktiler, doyumsuzlar… Rant kıskacına aldılar güzelim ilçeyi.
Son bir yıldır GES planları yapılıyor Gazipaşa’nın yaylalarında… Önce Kaşpazarı’na rant pazarı kuruldu. GES şirketleri cirit attı bölgede. Kar-kış-kıyamet demediler, insanların sahile göç ettikleri kış döneminde keşif yaptılar yaylalarımızda…
Sonra; Küllin, Çayıryakası, Beyobası, Çamurlu, Ufakkır ve Çandırlı Düzü ve nice yaylaları içine alan 43 milyon metrekare yani 42 bin dönüm mera arazisi peş-keş çekildi, rantseverlere…
Bakıldığı zaman; Güneş Enerji Santralleri (GES), enerji ihtiyacının karşılanmasında önemli bir rol oynuyor. Hatta GES’ler, yenilenebilir enerji kaynaklarından biri olarak çevreye minimal zarar verir ve fosil yakıtlara olan bağımlılığı azaltır. Ama doğru yerde kurulursa...
Ancak, Gazipaşa’da hayata geçirilmek istenen projelerin yerleri çok ama çok yanlış… Çünkü hiç bakmadılar bu bölgede ne var, ne yok diye… Kâğıt üzerinde boş kırsal alan olarak görünen o bölgeler, asırlardır Gazipaşa halkına kucak açtı. O araziler yurt oldu bize...
O arazileri ektik, o arazilerde ürettik… O araziler nohut verdi, buğday verdi, su verdi, hayat verdi bize. Cömertçe vermeye de devam ediyor… Binlerce insana, binlerce hayvana yayla, yerleşke imkanı sağladı… Kısacası, bizlere hayat imkanı sundu, o araziler…
Ama tehdit altındalar… Proje hayata geçerse ne yayla kalacak, ne mera, ne de yaylacılık kültürü. Asırlık yaşam alanlarımız ranta kurban gidecek.
Bunun yanında, yaşanması muhtemel yeni sorunlar bizleri bekleyecek… Yazımda, projenin yeri yanlış demiştim… Proje alanı, kışın kar örtüsüyle kaplı olacak.
Kar ve buzla kaplanan paneller, kimyasallarla eritilecek. Yine yaylalara ev sahipliği yapan fareler, panellerin kablolarını yemek için birbirleriyle yarışacak. Buna göz yummak istemeyen şirket, fareleri yok etmek için yine kimyasal kullanacak. Kimyasallar toprağımıza, suyumuza, havamıza karışacak, sağlığımızı tehdit edecek…
İşte bundan dolayı karşı halkımız GES’e... Aslında GES’e değil, yapılacağı alana karşıyız. Bu konu yeniden gözden geçirilmesi gereken bir konu... GES yapılacaksa, daha uygun yerlere yapılmalı...
İlçe halkı adına endişelerimi kalemimden dökerken, kafamda deli sorular da oluştu…
5-10 bin dönüm arazi üzerine kurulması planlanan GES projesi için neden 42 bin dönüm alan şirketin kullanımına sunulur?
42 bin dönüm arazinin 10 bin dönümüne GES yapma hedefinde olan şirket, kalan 32 bin dönümü ne için kullanacak? GES’ten başka hedefleri mi var?
42 milyon metrekare yani 42 bin dönüm mera arazisi kim ya da kimler tarafından peş-keş çekildi? Buraların yaşam alanı olduğunu kimler görmezden geldi?
GES projesi yapılmak istenen arazilerin, ilçe gündemini sarsan yolsuzluk dosyasıyla bir ilgisi olabilir mi?
Merakla bekliyoruz…
Kalın sağlıcakla…