Türkiye’nin çeşitli yerlerinde olduğu gibi Gazipaşa da sosyal ve ekonomik dinamiklerin çarpıştığı bir sahneye sahip. Bu küçük ama önemli ilçede, zenginler ve siyasiler uzun zamandır kendi işlerini kolayca halledebilme lüksüne sahipler. Çünkü kamu çalışanlarının bir kısmı bu kişiler karşısında el pençe divan dururlar. Hal böyle olunca bu kişiler, isteklerini hızla gerçekleştirebilmenin rahatlığını yaşarlar. Ancak bu rahatlık, ilçedeki sosyal adaletin büyük bir yara almasına neden olmaktadır.
Geçmişten bugüne süregelen bu düzen, sadece zengin ve güçlü olanların işlerini kolaylaştırırken, sıradan vatandaşlar için ciddi engeller oluşturur. Bu durum, adaletin eşit bir şekilde dağıtılmadığı ve hukukun üstünlüğünün sorgulandığı bir ortam yaratır. Toplumun güven duygusu zedelenir, kamuya olan inanç azalır. Sonuç olarak, toplumsal eşitlik ve huzur ciddi bir tehdit altına girer.
Ancak son zamanlarda Gazipaşa’ya atanan bazı kamu personelleri (özellikle polis ve jandarma) durumu değiştirmeye çalışıyor. Onurlarını ve meslek ahlaklarını ön planda tutan bu babayiğitler, yasaların ve kuralların gerektirdiği şekilde hareket ediyor. Zengin-fakir ayrımı yapmadan, herkesin eşit olduğu ilkesini benimsiyorlar. Ancak bu onurlu duruşları, bazı kesimlerin hoşnutsuzluğuna neden oluyor. Parası ve gücüyle babayiğitleri etkileyebileceğini düşünenler, çıkarları zedelenmeye başladığında bu yiğitleri hedef alıyorlar.
Bu noktada Gazipaşa, bir adalet savaşının ortasında kalıyor. Onurlu kamu çalışanları, yasaların gerektirdiği şekilde görevlerini yerine getirmeye çalışırken, maddi güce ve siyasi bağlantılara sahip olanlar tarafından baskı altına alınıyorlar. Bu baskılar sadece sözlü tehditlerle sınırlı kalmıyor, sürgünlerle ve mesleki itibarsızlaştırma çabalarıyla da kendini gösteriyor. Toplumsal baskılar ve tehditler, böylesi babayiğitlerin işlerini yapmalarını zorlaştırıyor.
Eleştirel bir gözle bakıldığında, Gazipaşa’da yaşanan bu durum, ülkemizin genelinde karşılaşılan bir sorunun yansımasıdır. Kamu hizmetlerinde tarafsızlık ve eşitlik ilkelerinin korunması, devletin temellerinden biridir. Ancak, gücü elinde bulunduranların bu ilkeleri ihlal etmesi, kurumlardaki ÜST’lerin de bu kişilere fırsat vermesi, devletin itibarını ve toplumun adalet duygusunu zedelemektedir. Gazipaşa’da olduğu gibi, adil ve tarafsız babayiğitler desteklenmeli, onların onurlu duruşları korunmalı ve bu tür baskılara karşı devletin koruması altında olmalıdırlar.
Sonuç olarak, Gazipaşa’da yaşananlar, daha geniş bir toplumsal ve politik reform ihtiyacının bir göstergesidir. Adaletin sağlanması ve hukukun üstünlüğünün korunması için sistematik değişiklikler gereklidir. Kamu hizmetlerinin şeffaf, adil ve herkes için eşit bir şekilde sunulması, toplumun huzur ve refahı için elzemdir.
Buradan, hep birlikte seslenelim… Özellikle; kamu düzenini sağlamak ve suçla mücadele etmek amacıyla devlet tarafından yetkilendirilmiş güvenlik birimlerindeki ÜST’ler ile diğer kamu-kurum amirleri kulak versin buraya… Meslek ahlaklarını ön planda tutan, zengin-fakir, güçlü-zayıf ayrımı yapmadan, onurlu bir şekilde görevini yürüten babayiğitlerinize sahip çıkın. Sahip çıkın ki, adalet şaşmasın… İş bilen babayiğitler; “Siz benim kim olduğumu biliyor musunuz?” cümlesiyle konuşmaya başlayanlar yüzünden bu ilçeden sürülmesin, görevine son verilmesin… Ki böyle bir durum olursa eğer, bu kişileri ve onlara çanak tutanları da yazmak boynumuzun borcu olsun...