Muhalif olmak; yanlışa dur, doğruya buyur demektir; egoya kudur demek, her yapılana kusur biçmek değildir. Böyle bir muhalif, muhalif değil muhtelif ruh hastalığından muzdarip bir gariptir.
Başta da söyledim. İnsan; ülkesine, şehrine, insanına muhalif olmaz. Muhalif; ülkesinin kalkınması, şehrinin yaşanabilir ve insanın mutlu olması için kafa yoran bir fikir işçisidir.
İşi zordur yani. Derdi egosundaki defolara derman aramak değil insanımızı ve dünyamızı saran sıkıntılara çözüm bulmaktır.
Bizim muhalifimizse sorunlara çözüm arama muhalifi değil oh olsun, iyi oldu muhalifidir.
Bunu 60.Antalya Altın Portakal Film Festivali konusunda yaşanan tartışmalarda apaçık gördük. Şehir kalbinden yararlanırken bu durumdan bir pay çıkarmaya çalışan sözde muhaliflerle doldu ortalık.
Çözümün parçası olmak yerine karşı tarafın çözülmesi ve yıkılması için dua eden fason muhalifler anında sahne aldı. Bu aymazlık ve ego azgınlığı görünmez sandılar ama her şey apaçık ortadaydı. Şehrin marka değerini artıran en önemli organizasyon tehlikeye düşerken onlar rakiplerini düşürme sevdasına düştüler.
Yazık! Çok yazık!