Doç. Dr. İbrahim Gedikoğlu Ziraat Yüksek Mühendisi

Tarih: 28.03.2025 01:15

DAR KORİDOR

Facebook Twitter Linked-in

Sevgili Gazipaşalılar, Prof. Dr. Daron Acemoğlu, 2024 yılında Nobel ekonomi ödülünü alan Türk vatandaşı bilim insanıdır. James A. Robinson ile birlikte yazmış olduğu ilk kitabı Ulusların Düşüşü: Güç, Refah ve Yoksulluğun Kökenleri ve ikinci kitabı Dar Koridor: Devletler, Toplumlar ve Özgürlüğün Geleceği isimli son derece değerli kitaplarıyla Nobel ödülüne layık görülmüştür.

Bu kitaplara, yazılarımda zaman zaman dönmeyi düşünüyorum. Bu yazımda, Dar Koridor isimli kitaptan söz edeceğim. Çünkü, şu zor zamanlara ışık tutmaktadır.

Daron Acemoğlu ve James A. Robinson, Dar Koridor terimini devletin gücü ile toplumun özgürlüğü arasındaki duyarlı dengenin sembolü olarak kullanmaktadır. Yazarlara göre, devlet, özgür ve refah içinde bir toplumun oluşabilmesi ve hukuku uygulamak için yeterince güçlü olmalı, ancak devletin keyfi davranmasını engelleyebilmek için toplum da devleti kontrol edebilmelidir. Bu dengeye ancak ”dar bir koridor” içinde ulaşılabilir. Bu koridordan çıkılması, devletin çok güçlenmesine (otoriterleşme) veya toplumun çok zayıflamasına (karmaşaya) yol açar.

Dar Koridor kitabında, devletin gücü “Leviathan” kavramı üzerinden ele alınmaktadır. Leviathan kavramı, 1651 yılında İngiliz filozof Thomas Hobbes’un Leviathan ya da Bir Din ve Dünya Devletinin İçeriği, Biçimi ve Gücü adlı eserinde ortaya koyduğu siyaset felsefesinin temelini oluşturur. Hobbes, bu eserde, insan doğası, toplumun kökeni ve siyasi otoritenin meşruiyeti üzerine köklü fikirler sunmaktadır.

Leviathan, İncil’de sözü edilen devasa bir deniz canavarıdır. Hobbes, bu metaforu mutlak güce sahip bir devleti sembolize etmek için kullanır. Devlet, bireylerin özgürlüklerini gönüllü olarak devrettiği, karmaşayı önleyen ve düzeni sağlayan yapay bir insan olarak tasvir edilir. Hobbes’a göre, devletin gücünün (Leviathan’ın) olmadığı durumlarda, insanlar, eşit yeteneklere sahip, rekabetçi, bencil ve sürekli güvenlik arayışında olan varlıklar durumundadır. Temel dürtüleri, arzuları ve korkularıdır. Devlet olmayınca herkes herkesle savaş halindedir ve bu durumda yaşam, insanlar için, yalnız, yoksul, kötü, kaba ve kısadır. Bu karmaşa durumundan kurtulmak ve barışı sağlamak için insanlar bir toplum sözleşmesi yapmaya karar verir. İşte bu “Leviathan” yani devletin gücüdür. Bireyler, özgürlüklerini bu mutlak egemen olan güce devrederler. Bu egemen, tek bir kişi (monarşi) veya bir meclis (aristokrasi / demokrasi) olabilir. Hobbes’a göre, bu “Egemen Gücün” yani devletin rolü,  yasaları koymak, adaleti sağlamak, savaş ve barışa karar vermektir. Toplumun ortak iyiliği için mutlak yetkiye sahip olmalıdır ve sözleşmeye taraf değildir, dolayısıyla yaptırımlardan muaf tutulur. Hobbes, egemenin gücünün sınırlandırılamayacağını savunur; aksi halde devlet çöker ve doğal duruma geri dönülür. Halk, adaletsiz bile olsa, egemen gücün yasalarına boyun eğmelidir. Tek istisna, egemen gücün kendine bağlı bireylerin yaşamını koruyamaması durumudur.

Acemoğlu ve Robinson, Leviathan’ı günümüz koşullarında ele alarak yeniden yorumlamışlar ve kitaplarında geniş değerlendirmeler ve örneklerle açıklamaya çalışmışlardır.

İki bilim insanına göre Leviathan’ın iki yüzü vardır: 

Prangalanmış (Kısıtlı / Denetlenen) Leviathan: Toplum tarafından kontrol edilen, hukuka bağlı ve şeffaf devlet.   

Despotik Leviathan: Gücünü keyfi kullanan, toplumu baskı altına alan devlet. 

“Dar Koridor”un temel çıkarımı, devletin gücünün toplumsal normlar ve kurumlarla sınırlandırılması gerektiğidir. Aksi takdirde Leviathan despotizme kayar.

Normlar, bir toplumun kolektif davranışlarını, beklentilerini ve değerlerini yansıtan yazılı olmayan kurallardır. Örneğin, adalet anlayışı, sivil itaatsizlik geleneği, dayanışma ve örgütlü mücadele kültürü başlıca toplumsal normlardır. 

Kitaba göre normlar, Leviathan’ın gücünü dengelemek için kritik bir rol oynar. Toplum, normlar aracılığıyla devlete şu mesajı verir:

”Sen düzeni sağla, ama sınırlarını aşma; aksi halde direniriz.”

Tanıdık bir olgu mu?

Acemoğlu ve Robinson’a göre, özgürlük koridorunun sürdürülebilmesi için devlet gücü (Leviathan) ile toplumsal normlar arasında sürekli bir mücadele ve iş birliği gereklidir. Dolayısıyla; normlarla Leviathan arasında sürekli bir ilişki vardır. Bu ilişkide;

1. Normlar Leviathan’ı Şekillendirir: Güçlü toplumsal normlar (örneğin, hukuka saygı, eşitlik talebi), devletin keyfi uygulamalarını engeller. Örneğin, İngiltere’de Magna Carta’nın kabulü, toplumun feodal normlarının monarşiyi sınırlamasıyla mümkün olmuştur. 

2. Leviathan Normları Destekler veya Baskılar: 

- Dengeli bir Leviathan, normları koruyan kurumlar inşa eder (örneğin, bağımsız yargı). 

- Despotik Leviathan ise normları yok sayar veya kendi çıkarları doğrultusunda manipüle eder (örneğin, otoriter rejimlerde propaganda ve baskı). 

Yazarlar, toplum pasifleşirse normların zayıflayacağını, Leviathan’ın kontrolsüz güç kazanacağını (örneğin, otoriterleşen rejimler); devletin, eğitim, medya ve yargıyı kullanarak toplumsal normları manipüle edebileceğini (örneğin, Çin’de devlet propagandası), Gözetim ve İzleme teknolojilerinin Leviathan’ın normları baskılama kapasitesini artıracağını (örneğin, sosyal kredi sistemleri) belirtmektedirler.

Bu değerlendirmeler de yabancı değil sanırım.

Sevgili Gazipaşalılar, Gerek Ulusların Düşüşü, gerek Dar Koridor kitaplarını mutlaka alarak okumanızı önermeme gerek bile olmadığı açıktır.

Kitabın 472. Sayfasındaki açıklamayı aynen alıyorum.

“İktisadi kazanımlardan istifade edemeyen, gücün seçkinlerde olduğunu hisseden ve kurumlara güvenini yitiren bir toplum. Farklı partiler arasındaki mücadelenin giderek kutuplaşması ve sıfır toplamlı hale dönüşmesi. Kurumların ihtilafları çözmede ve aracılık etmede yetersiz kalması. Kurumları daha da istikrarsızlaştıran ve onlara duyulan güvenin içini daha da boşaltan bir ekonomik kriz…

Seçkinlere karşı halkı savunduğunu iddia eden, halka daha iyi hizmet etmek için kurumsal denetimlerin gevşetilmesini talep eden bir tek adam. Tanıdık geliyor mu? Sorun şu ki bunlar sadece bir ülkeyi değil pek çok ülkeyi anlatıyor…”

Diye devam eden bir paragraf ve 486 ile 490. Sayfalar arasında Zenci Türk ve Beyaz Türk başlığı altındaki analizi okumanızı tavsiye ederim.

Sevgili Gazipaşalılar, “normlarınızı” ve normlarınızı koruyan sivil veya resmi kurumlarınızın güçlü olduğu özgür günler ve yıllar dilerim.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —