Dizinin “kadına şiddet” içerdiği iddiasıyla RTÜK, dizi için 5 hafta durdurma kararı ve 1,5 Milyon para cezası vermiş. Kanalın avukatları karara itiraz edince yargı yürütmeyi durdurma alarak RTÜK’ten savunma yapmasını istemiş.
Daha önce izlemediğim için dizi hakkında çok bir fikrim yok ama dizi iki karşıt görüşlü ailenin çocuklarının evlenmesini konu alıyormuş ve yayınlandığı günde reyting sıralamasında en üstte. Yani izleyeni bir hayli çok.
Şimdi asıl konumuza gelirsek; Televizyonda şiddet içermeyen veya toplumun ahlaki yapısını bozmayan bir programa denk geldiniz mi? Sabah televizyonu açıp gece kapatana kadar hangi kanalı açarsanız açın maalesef hep bir şiddet, hep bir olumsuzluk…
Özellikle hafta içi gündüz kuşağı içler acısı. O onunla kaçmış, bu bilmem kimi öldürmüş. Ha bir de bu programlarda cinayetin işleniş şekline yönelik her türlü ince ayrıntılara yer veriliyor. Evli kadın veya erkeğin kaçarak başka birine gitmesi olumlanıyor. Haberlerde izlenme kaygısı yüzünden her türlü şiddet olayına tekrar görüntülerle yer veriliyor. Haberler bitiyor diziler başlıyor. Dizilerde başrolde mafyalar… Çerez gibi kurşunlar atılıyor, erkek iki kadınla aşk yaşayıp alkışlanıyor. Sabahtan yatana kadar tekrar tekrar aynı konular, hiçbiri de Türk toplum yapısına uymuyor.
Freudçu bir bakış açısıyla olaya yaklaşırsak; id (alt benlik) olarak nitelenen en basit tabirle içgüdüsel bölümünü içeren bölümü insan ruhunun bastırdığı dürtülerini ifade eder. İd’de saldırganlık ve cinsellik hakimdir. Bilimsel çalışmalar, şiddet içeren görüntüleri izleyenlerin içgüdülerimizin gerçek hayatta dışavurumunu engellemek amacıyla izlendiğini veya şiddeti izleyerek rahatlama duygusu sağlandığı görüşünü savunmakta. Tabi yapımcılar da dürtülerimizden yola çıkıp para kazanma peşinde. Haliyle bizler televizyon kanalları için müşteriden başka bir şey ifade etmiyoruz. Hal böyle olunca kim takar, Türk toplumsal yapısını, kim takar çocukların bu görüntülerden olumsuz etkilenmesini…
RTÜK’ün Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun’unun 8. Maddesi’ne göre yayınlar “Toplumun millî ve manevî değerlerine, genel ahlaka ve ailenin korunması ilkesine aykırı olamaz. Suç işlemeyi, suçluyu ve suç örgütlerini övücü, suç tekniklerini öğretici nitelikte olamaz. Çocuklara, güçsüzlere ve engellilere karşı istismar içeremez ve şiddeti teşvik edemez.” Bu kanun maddesi kapsamında konuyu ele almamız gerekirse; neden yalnızca o diziye ceza kesiliyor? Televizyonda sadece o dizide mi şiddet sahneleri var? Bana kalırsa RTÜK’ün sabah kuşağından başlayıp prime time (20.00-23.00 saatleri arası) bitimine kadar her türlü programı düzgünce denetlemesi gerekiyor. Zaten RTÜK, yukarıdaki kanun maddesini esas alırsa televizyonda yayınlanan her programa ceza kesilmesi hatta programların yayından kaldırılması gerekir diye düşünüyorum.
Televizyonda bunca şiddet ögesine ve toplumun genel ahlakını bozan programa yer verilirken bize düşen de ne izlediğimizi, neye maruz kaldığımızı bilerek hareket etmek. Bir sonraki yazımda size medya okuryazarlığına yönelik birtakım bilgiler vereceğim. Çünkü kurumların yetemediği yerde görev bizlere düşüyor.