Doç. Dr. İbrahim Gedikoğlu Ziraat Yüksek Mühendisi

Tarih: 07.03.2025 01:55

BİR HAYALİM VAR…

Facebook Twitter Linked-in

Bu sözleri bilmeyenimiz yoktur. Amerika’da siyahilerin özgürlük ve eşitlik mücadelesinin sembol ismi din adamı ve insan hakları savunucusu Martin Luther King Jr.’ın 28 Ağustos 1963’te yaklaşık 200 000 kişiye hitap ettiği, Washington, Lincoln Anıtı’nda gerçekleştirdiği “Bir Hayalim Var” (I Have a Dream) isimli tarihe geçen konuşmasıdır. Martin Luther, konuşmasında, ırk ayrımcılığının sona erdirilmesi, eşitlik ve özgürlük talebini dile getirmişti.

Bir hayalim var, diye başladığım için bu ünlü sözü anmadan olmazdı.

Benim hayalim ise bambaşka. 

Daha basit, daha kendimce…

Gazipaşa kıyılarında da yetişen ama türü yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olan, dünya güzeli bir çiçek ve onun hakkında düşündüklerim. 

Nesli yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalınca önlem alınmaya başlanmış.

Ülke dışına çıkarılması suç. Koparılması halinde büyük ceza var. 

Çok yıllık, soğanlı, nergisgiller ailesine ait, genişçe uzun şeritsi yapraklı, yaklaşık 40—45 cm boyunda, beyaz çiçekli ve çiçek sayısı 3 ile 15 arasında değişiyor.

Kıyı kumullarının tepecik bölgelerindeki o fakir, kızgın, tuzlu topraklarına aldırış etmeden, gübreymiş, sulamaymış umurunda olmadan kendi halinde yetişen muhteşem bir bitki.

Temmuz ayından Ekim ayına kadar çiçek açıyor. Onun çiçek açtığı zamanda bütün çiçekler kurumuş oluyor. Bir tek o yaşıyor.

Özellikle akşamları çok ama çok güzel, hoş kokulu.

Gazipaşa’nın kıyılarında bir zamanlar her yerde olduklarını sanıyorum. Şimdilerde çok küçük bir-iki alana sıkışmış kalmış, yok olma tehlikesi ile karşı karşıyalar.

Kıyı düzenlemeleri ya da yaza hazırlık amacıyla belediyelerin plaj alanlarını düzenleme çalışmalarında kullanılan araçlar bilinçsiz olarak bu alanlara girse yok olacak.

Türe yönelik en büyük tehdit, kum zambaklarının doğal yaşam alanı olan kumul sahillerin plaja dönüşmesi, kıyı bölgelerinde hızla yayılan yazlık konutlar ve devasa oteller ve otellerin havuz, bahçe, oturma alanları ve sahillere kurdukları güneşlikler, rekreasyon (dinlence) amaçlı kullanımlar, olur olmadık yerde ateş yakmalar, araçlarla yapılan gösteriler…

Ve kıyılara tatile gelen tatilcilerin verdiği zararlar…

“Çiçek doğada güzeldir” demeden yabani çiçekleri bulduğu yerde görür görmez koparanlar… Ne kadar güzelmiş deyip evde yetişir mi? Diye merak edip, çiçeğini koparmakla kalmayıp, kumun dibine kadar kazıp soğanını çıkarıp götürenler…

Diğer bir tehlike de kendi tozlarıyla ya da yapay olarak döllenememesi. Bu işlemin bir tür kelebek olan güve tarafından yapılması gerekiyor. Sivrisineklere ve haşerelere karşı aşırı ilaçlama yapılması da güvelerin dolayısıyla bu güzelim çiçeğin soyunu tehlikeye atıyor.

Neyse ki o küçücük alanlardaki kum zambakları da kaybolmasın diye, canla başla uğraşan, gözleri hep gelebilecek tehlikelere yönelik çok değil birkaç gönüllü var. İzliyorlar, ikaz ediyorlar, gazetelere haber veriyorlar, cezaları hatırlatıyorlar, olası tehlikelere karşı jandarmayı seferber ediyorlar. İyi ki varlar. Onların sayesinde o alanlar elde kalmış.

Hangi çiçek diye sanıyorum epeyce merak ettiniz.

Kum zambaklarından söz ediyorum. (Bilimsel adı ki bilimsel adlar Latince’dir: Pancratium maritimum).

O zavallı muhteşem çiçeklerden.

Eğer korunmazsa, yeni yetişen Gazipaşalı çocukların belki de göremeyeceği o muhteşem çiçek. Birçok Gazipaşalının haberinin olmadığı çiçek.

Gelelim benim hayalime…

Bir gün, Selinus sahilini boydan boya geçen sahil duvarından denize doğru en az 1, en iyisi 2 metrelik kısmının bu çiçeklerle donatılması. Yat limanından başlayıp, Kızılin’e kadar olan sahilin bembeyaz, hoş kokulu bu çiçeklerle kaplanması…

Çok mu şey istiyorum, HAYIR.

Olacak şey mi EVET.

Sevgili Gazipaşalılar, düşünsenize tam deniz mevsimi, başka hiçbir çiçek yok doğada, hepsi gelecek yılın baharını bekliyor. Ama kum zambakları Temmuz, Ağustos, Eylül hatta Ekim ayına kadar o muhteşem çiçeklerini açıyor, hoş kokularını rüzgârla her yere yayıyor. Görüntüleri harika.

Selinus sahili tam seyirlik, gezmelik. 

Yerel basın ısrarla yazıyor.

Ulusal basında haberler çıkartılıyor.

Sadece bu güzelliği görmek için yüzlerce, binlerce turist geliyor. Turlar geliyor. Karadan, denizden. Akdeniz sahilinin kum zambaklı en güzel yeri Gazipaşa. 

Kafeler şenleniyor. Gelen turistler Gazipaşa’yı görmek, alışveriş yapmak istiyor. Lokantalar dolu. Koru sahilindeki dünya harikası doğal taş havuzlara uğramak gerek. Orada da kafeler dolu. 

Pansiyonlar açılmış, butik oteller açılmış. Gazipaşalılar hizmet yarışında. Avokado, muz ve diğer tropik meyve bahçeleri, seralarda yetiştirilen sebzeler, taze taze turistlerin hizmetinde. Esnaf şenleniyor. Gazipaşalı kendi ürünlerini pazarlıyor.

Selinus kalesinde şu an onarımdaki tarihi eserler geziliyor, o civarda açılan stantlarda el ürünleri satılıyor, Antiochia ad Cragum, Aytap tarihi eserleri hatta Adanda kalesi ve Kral koyu turist akınına uğruyor. 

Kum zambaklarının yeniden yarattığı bol kazançlı Gazipaşa. 

Olmayacak hayal diyenler çoğunlukta sanırım.

Bu kadar etkili olabilir mi? Diyenler, bu hayalimi küçümseyenler…

Bu kadar basit mi? Öyle olsa herkes yapardı? Diyenler.

İlgilisine…

Halep oradaysa arşın burada.

Bugünlerin moda deyimi HODRİ MEYDAN.

Bir hayalim var…

Kum zambağı kokulu akşamlarınız olsun…

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —