Gazipaşa Belediye Başkanı Mehmet Ali Yılmaz’ın 7 milyon TL değerinde Volvo XC90 marka lüks makam aracı satın alması, yalnızca bir araç tercihi değil, aynı zamanda bir yönetim anlayışının aynasıdır. Halihazırda Audi A6 marka bir makam aracına sahip olan bir belediye başkanının, ekonomik darboğazda kıvranan bir ülkenin yerel temsilcisi olarak bu harcamayı nasıl haklı göstereceğini doğrusu merak ediyorum ki. Başkan Bey Cumartesi günü yaptığı açıklamada, aracın sürekli arıza verdiğini ve yeni aracın ihtiyaç olduğunu savundu. Ama ortaya çıkan tablo, halkın gözünde “hizmet mi, yoksa gösteriş mi?” sorusunu gündeme taşıdı.
Gazipaşa’nın hali ortada… Şehrin dört bir yanında çözüm bekleyen sorunlar var. Yağmur yağdığında su baskınları hayatı felç ediyor. Yıllardır modern bir belediye binası, kapalı otopark ya da halkın ihtiyaçlarını karşılayacak bir pazaryeri yapılmadı. Gazipaşa Havalimanı’na giden yolda kaldırım bile yok. Hele ki belediyeye o kadar adam aldı ki Başkan; çalışanların oturacağı yeterli odası bulunmayan bir belediye binamız var. Ama ne gam! Belediyenin hizmet eksikliklerini gölgede bırakacak bir Volvo’muz var artık.
Üstelik bu durum sadece bir lüks harcama meselesi değil. Gazipaşa Belediyesi’nin mali durumu da içler acısı. Belediye taşınmazları haciz altında, alacaklılar kapıda. Taşınmazlarını satmakta bile zorlanan bir belediye için böylesi bir araç alımı, halkın parasıyla “İtibar satın almak' tan başka bir şey değildir.
Başkan Yılmaz her ortamda mali disiplini sağladığını iddia ediyor, ancak konu hizmete geldiğinde borç edebiyatı yapmayı ihmal etmiyor. Peki, bu mali disiplin, bir makam aracı için 7 milyon TL’lik bir bütçeyi nasıl sağladı? İlçede çözülemeyen yol ve altyapı sorunları, halkın gözünde görmezden geliniyor. Ancak Başkan, 7 milyonluk Volvo’ya binerek adeta halkın sorunlarını daha iyi çözeceğini, Audi’nin gitmekte zorlandığı kırsala daha iyi gideceğini savundu.
Bizler geçmişte Diyanet İşleri Başkanı’nın Audi’sini, Cumhurbaşkanı’nın lüks konvoylarını, bakanların şatafatlı harcamalarını eleştirdik. Halkın vergileriyle yapılan bu harcamaların hesabını sorduk. Bugün Gazipaşa’da yaşanan bu duruma da aynı kararlılıkla karşı durmak zorundayız. Dün Diyanet İşleri Başkanı’nın Audi’sine itiraz edip bugün bir Volvo’yu alkışlamak ikiyüzlülük olur. Çünkü prensip, her durumda aynı kararlılıkla savunulmalıdır.
Gazipaşa Belediyesi’nin durumu ve ülkenin ekonomik şartları ortadayken, böylesi bir harcama ne mantıklı ne de ahlaki bulunabilir. “Ayağımızı yorganımıza göre uzatmalıyız” diye bir söz vardır. Ancak bu sözün anlamını Gazipaşa’da unutanlar var gibi görünüyor. Yedi milyon liralık bir makam aracına oturmak, bu ilçenin kaldırabileceği bir yük değildir. Bizim bu arabaya binecek çapımız yok, çünkü daha altyapımız, pazaryerimiz, otoparkımız ve en önemlisi Volvo’yla eşdeğer modern bir belediye binamız yok.
Durum böyle olunca, halka hizmet mi, gösteriş mi? Sorusu sorulmaya başlandı...
Bu harcama, halkın temel ihtiyaçlarının göz ardı edildiği bir lüks düşkünlüğüdür. Yerel yönetimlerde esas olan, halkın taleplerini ve ihtiyaçlarını gözetmektir. Gazipaşa’da hizmet bekleyen yollar, altyapı sorunları, haciz altındaki taşınmazlar ve sosyal projeler dururken, bu lüks harcamayı halkın vicdanında savunmak mümkün değildir.
Gazipaşa halkı, belediye yönetiminden şeffaflık, hesap verebilirlik ve önceliklerini doğru belirleyen bir yaklaşım bekliyor. Bu soruların yanıtını halktan saklamadan vermek zorundasınız: “Volvo için bu borçlar nasıl görmezden gelindi? Bu harcama ilçenin hangi sorununu çözdü?”
Sonuç olarak; bu araç, Gazipaşa’da çözüm bekleyen sorunların üzerini örten bir perde gibi oldu. Ancak unutmamak gerekir ki halkın gözü açıktır. Gazipaşa’da sorunlar çözülmeden, borç edebiyatı yapan bir Belediye Başkanı’nın lüks makam aracına binmesi, tarih sayfalarına utanç vesikası olarak kazınacaktır. Çünkü halkın güvenini ve parasını bu şekilde harcamak, hele ki çözüm bekleyen birçok sorun varken bu affedilir bir hata değildir.
Halkın da dikkatinden kaçmayan bu gelişme; “Görmemişin oğlu olmuş tutmuş... koparmış” deyimi hatırlatmış ki; halk, “Görmemişin bir Volvo’su olmuş, tutmuş halkın dertlerini unutmuş” yorumlarını yapmasına neden oldu. Benden söylemesi.
