Adalet dağıtan hâkimin bir kimliği var. Hukuku savunan savcının, suçla savaşan polisin, sınır bekleyen askerin, can kurtaran doktorun, öğrencinin, öğretmenin... herkesin bir kimliği var. Ama konu gazeteciliğe gelince, eline telefonu alan, sosyal medyada iki paylaşım yapan kendini gazeteci ilan ediyor!
Yetmezmiş gibi, basın kartı olmadan her yere dalıyor, kolluk kuvvetlerini aşıyor, bilgi almaya kalkıyor, hatta resmi kurumlardan “Gazeteciyim” diye açıklama bekliyor! Kusura bakmayın ama bu iş bu kadar basit değil!
Gazetecilik bir meslektir, hobi değil! Her mesleğin bir diploması, bir yetki belgesi, bir tanımı varken, basın kartı olmadan gazetecilik yapılması tam bir meslek gaspıdır. Sahte doktor ameliyat yapabilir mi? Polis kimliği olmayan biri trafik çevirip ceza yazabilir mi? Öğretmen diploması olmayan biri derse girip öğrenci yetiştirebilir mi? O zaman basın kartı olmayan biri de gazetecilik yapamaz, yapmamalıdır!
Bu işin okulu, üniversitesi, fakültesi, bölümü var... Nasıl bir hakim-savcı hukuk fakültesinden mezun olmadan kimlik sahibi olamıyorsa, gazeteci de bu işin okulunu okumadan, mesleki şartları yerine getirmeden gazeteci olamasın...
Ama bu ülke, parası olana, gücü olana, kafası esene gazete açma yetkisi veriyor... Hem de hiçbir sorumluluk istemeden... Savcılığa git bir dilekçe ver “Gazete basacağım” diye yarın gazeteyi çıkarırsın. Ama bu böyle gitmemeli... Basın kartı olmayana, bu işin okulunu okumayana bu yetki verilmesin...
Adam hiç okul yüzü görmemiş, iki kelimeyi yan yana getirip anlamlı bir cümle kuramıyor, ama bu sistem, bu adama “Gazeteciyim” diye sokakta gezme yetkisi veriyor...
Basın kartı olan gazeteci, o kartın değerini, zor alındığını çok iyi bilir. Ve o kartı kaybetmemek için, yalan bilgi yaymaz. Haber dili, etik kuralları bilir. Kaynağını saklar ama uydurmaz! Olay yerine gidince yetkiliyle muhatap olur, polisle kavga etmez, tehdit, şantaj bilmez…
Basın kartı olmayan ise… Sosyal medya çöplüğünde kopyala-yapıştır haberciliği yapar, kendi uydurduğu bilgilerle manipülasyon yapar. En önemlisi de: Ciddiye alınmaz! Çünkü gazeteciliğin gerekliliklerini yerine getirmediği gibi, meslektaşlarına da zarar verir.
Bu yüzden, Gazipaşa’daki kolluk kuvvetlerine açık çağrımdır: Basın kartı olmayan hiç kimsenin olay yerine girişine izin vermeyin! Fotoğraf çekmesine, yetkiliyle görüşmesine müsaade etmeyin! Bu, basın özgürlüğü değil, bu mesleği yapanlara saygısızlıktır!
Hele ki, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı tarafından verilmemiş ve başka bir yerde bastırılan basın kartlarına da dikkat edin...
Kalın sağlıcakla...
