Ali YILDIZ


DR. HİLMİ ŞİFA’DAN GAZİPAŞA ANILARI-II


O SADECE KADIN DOĞUM DOKTORU DEĞİL, BİR HALK HEKİMİ İDİ.

Bundan önceki yazıda askerliğini yaptıktan sonra Rize’ye tayin edilişi ve Rize’den Gazipaşa’ya tayin olduktan sonraki hatıralarını anlatmıştım. Sadece bir şifacı değil demiştim. O bir IŞIK ADAM olarak yaşadı ve öldü. Öylece de kaldı. IŞIK ADAM NEDİR derseniz, bunu ben günümüz siyasi-sosyal ve ekonomik şartlarında çok zor anlatırım. Bizim eve gelin ocağa bir çay koyalım ve anlatayım!

 

Bu yazıyı Gazipaşalı, Manavgatlı, Antalyalı olanlar biraz daha dikkatle okusun. Biz genelde ölenlerin arkasından övgüler düzeriz. Ölmeden bilmeyiz kişinin kıymetini. Ama ben öyle yapmadım. Dr. Hilmi Şifa’yı GAZİPAŞA TARİHİ eserimde bundan 13 yıl önce anlattım. Şimdi o anlatımdan bazı parçalar veriyorum.

 

GAZİPAŞADA OTEL YOK LOKANTA YOK

 

Ben Gazipaşa’ya geldiğimde kazada otel falan yoktu. Celleklerin dükkânının üstü ev idi. Orayı bir sene sonra otel yaptılar, uyduruk bir şeydi ama otel olarak orası vardı. Lokantaya gelince daha önce başka bir yerde imiş ama ben geldikten sonra yine Celleklerin otelin altına taşınan lokantacı Ahmet diye biri vardı, Alanyalı idi. Ben Alanya’da ilkokula başladığımda onlar üçüncü sınıfta falan idi oradan tanırım ben onu. Ama pis mi pis !. Yaz gelince kuru fasulye, salata ve bulgur pilavından başka bir şey çıkarmazdı. Ara sıra Kaymakam Orhan Bey ile birlikte orada yemek yerdik. Kaymakam bekâr idi ama anası yanında idi. Onun içi beni de sık sık evine yemeğe götürürdü. Bir gün “yahu kaymakam bey bu lokantanın hali belli pislikten geçilmiyor, yediğimiz de kuru fasulye, bulgur pilavı adam başka bir şey bilmiyor, biz burayı kapatalım dedim. Bir ceza yazalım kapatalım bu pis yeri demiştim. Her nasılsa bu sözüm lokantacının kulağına geçmiş. Bir yaz günü lokantacı Ahmet yemeğe oturduğumuzda “ben yaylaya gideceğim lokantayı da kapatacağım” diye tutturdu. Ben, “ulan Ahmet sen lokantayı kapatırsan biz ne yiyip ne içeceğiz, yemeği nerde yiyeceğiz” dedim. Ahmet de; “ben gittikten sonra kuru fasulyeyi birisi pişiriverir, pilavı da birisi pişiriverir, işiniz görülür” diye kinayeli bir şekilde cevapladı. Baktık olmayacak, kaymakam beye baskı yaptırıp lokantayı yazın kapatmasına engel olduk. Çünkü başka yemek yiyecek yer yoktu. Ahmet bir müddet sonra lokantayı yine kapattı. Ondan sonra Ahmet Can diye İnceağrılı birisi lokanta açtı.

 

Kahve olarak da Kaymakamlığın karşısında Giritli’nin kahvesi vardı. Zaten Gazipaşa’nın o zamanki merkezinde 150 hane kadar bir ev vardı. Ahali ekseriyetle köylerde idi. Seyfe, Güney ve Macar’da muzculuk yapılırdı. Fırın var mıydı pek hatırlamıyorum ama her halde yoktu.

 

Gazipaşa’nın o zamanki ileri gelenlerinden hatırımda kalanlar; Murat Ağa, emekli Tapucu, Küçüklü’den Molla Hüseyin, Kopil Mustafa vardı çitçilerden, Macar’dan Murat Efendi vardı manifaturacılık yapar, bir de Cellekler vardı. Zaten o zaman 5-6 dükkândı Gazipaşa çarşısı dediğimiz yer.

 

Gazipaşa-Alanya arasında doğrudan bir ulaşım yoktu. Bostan oğlu Mehmet Çavuş vardı. Onun hurda bir kaptı-kaçtısı vardı. Sabah gider Alanya’ya akşama da dönerdi. Yol durumu zaten yıllar önce yapılmış, stabilize değil de ham toprak yol vardı. Yağmurlu havalarda Sedre çayı taştı mı geçit vermezdi. O taktirde karşılıklı olarak değiş-tokuş yapılırdı yolcular.Çayda su olmadığı zamanlarda dere yatağından geçilirdi, köprü yoktu.

 

Yine hatırımda kalan resmi görevlilerden hâkim Nuri Güven vardı. Manavgat’lı idi. Kaymakam Orhan Bey vardı. Hapishane de yine Celleklerin ileri tarafında iki katlı bir evin alt katı idi.

 

GAZİPAŞA’DA SAĞLIK TEŞKİLATI

 

Sağlık teşkilatı olarak tek doktor ben ve bir sağlık memuru vardı. İki tane daha sağlık memuru vardı ama onlar Alanya Sıtma Savaş’a bağlı olarak gider-gelirlerdi. Sıtma o zaman çok yaygın idi. Hatta bir gün bize bir ihbar geldi. Yayla köylerinde halk sıtmaya yakalanmış diye. Gevinde üzerinden çıktık, yaylaları dolaşıp oralarda yatarak gereken tedavi ve müdahaleleri yaptık.

 

İNDE YATAN DOKTOR

 

 Çayıryakası’nda Doktor Hasan’ın(askerde sıhhiye olduğundan doktor kalmış lakabı) manarında kaldık. Oradan çıktık Yund’a vardık, Yunt’tan sonra ovanın karşısında İnceağrı’dan Hafız vardı onun İNİNDE kaldık. Hatta ertesi sabah Hayriye Teyze bana ballı bir sabah kahvaltısı verdi, ben o balın tadını hala unutamam. Oradan çıktık Kölemen Kiya’nın yanında bir gece yattık. Topsekisinde Murat Ağanın evinde kaldık. Oradan da Gevenes, Sünne dolaşıp Gazipaşa’ya geri döndük.

 

PARTİ ÇEKİŞMELERİ ARASINDA DEMOKRAT PARTİLİ OLUŞUM

 

Parti çekişmeleri arasında Demokrat Partili oluşum. Ben 1947 İst. Tıp Fak mezunuyum. Demokrat Parti 1946’da kuruldu. Ben o zaman İstanbul’da öğrenci olduğum için nerede bir Demokrat Parti mitingi var oraya koştururdum. Sonradan Demokrat Parti Antalya Milletvekili olan Fatin Dalaman vardı. İstanbul’da Dahiliye Mütehassısı olarak çalışırdı. Mitinglerden sonra biz gider Fatin Abi’ye tekmil verirdik. Böylece Demokratlığımız başladı.

 

1950 seçimleri olup iktidara Demokratlar geldikten bir müddet sonra Gazipaşa’ya tayin olduğumu yukarıda anlatmıştım. Başlangıçta her şey normal idi ama bir müddet sonra Demokratlar güçlenmeye başlayınca ilçedeki CHP’lilere baskı uygulamaya başladılar. Zaten aynı parti içinde olan Akçacılar ile Rahmi Ataöv grupları parti içi mücadeleye başlamışlar. CHP Kongresini Rahmi Ataöv grubu kazanınca Akçacılar da Demokrat Parti tarafına geçmişler. Geçtikten bir müddet sonra da parti iktidara gelmiş oldu. Bunlar eski partidaşları olan Halk Partililere baskı uygulamaya başlayınca bir gün beni Rahmi Ataöv çağırdı. “Bak dedi, senin kökün Gazipaşa’lı. Burada şimdi azınlık çoğunluğu ezmeye kalkıyor. Bu yanlış bir şey. Ama ben belediye reisiyim Bu işin başına geçsem olmaz, çatışma olur.. Sen bunlar hakim olup, azınlığın çoğunluğu ezmesine mani olmalısın” dedi. Ben de bu doğrultuda her iki taraftan akrabalarım, ailem olması hasebiyle çoğunluğu azınlığa ezdirmemek üzere faaliyet gösterdim. Yani ailemi korudum. Bunun üzerine beni Antalya valiliğine CHP’lileri koruyor diye şikayet etmişler. Benim şikayetten falan haberim yok.

 

İHSAN SABRİ ÇAĞLAYANGİL GAZİAPAŞA’DA

 

Bir sabah Gazipaşa merkez ilkokulundan beni çağırdılar, gittim. O zamanın Antalya Valisi İhsan Sabri Çağlayangil. Yanında Antalya Milletvekilleri Ahmet Tekelioğlu ve Fatin Dalaman var. Odaya girer girmez İhsan Sabri Bey bana biraz da efelenerek; sen burada particilik yapıyor, CHP’lileri koruyormuşsun dedi. Ben de hayır efendim ben particilik yapmıyorum, azınlığın çoğunluğa baskı yapmasına engel oluyorum dedim. İşte elimde şikayet var dedi. Beni İstanbul Tıp Fakültesinde okuduğum yıllardan Fatin Abi tanır, ben Demokrat Partiliyim ama burada bir çatışmayı önlemeye çalışıyorum, hatta Ahmet Tekelioğlu da bilir ki kendisi o zaman Manavgat’ta Demokrat Parti teşkilatını kurduramadı, ben Sarılar’dan birisinin öncülüğünde Manavgat’ta Demokrat Partiyi kurdurdum dedim. Bunun üzerine Fatin Dalaman; evet dedi ben kendisini tanırım doktor doğru söylüyor, Ahmet Tekelioğlu da evet doktorun söyledikleri doğrudur diye destek verince; Fatin Dalaman şu şikâyet dilekçesini verir misin dedi ve İhsan Sabri Çağlayangil’in elindeki dilekçeyi alıp çart-curt yırttı ve konu da öylece kapanmış oldu. Bu da benim başka bir Gazipaşa hatıramdır.

 

Ben Antalya’da görev yaptığım süre içinde pek çok Gazipaşalıya yardımcı oldum. Onların bazılarını hastanelerde işe aldım. Nenemden dolayı Gazipaşa’ya sıkı bir bağlılığım olmuştur.

  • BIST 100

    10276,90%0,67
  • DOLAR

    32,34% -0,07
  • EURO

    34,74% 0,06
  • GRAM ALTIN

    2390,37% -0,26
  • Ç. ALTIN

    3880,65% 0,07
  • Pazartesi 25.4 ° / 15.2 ° Güneşli
  • Salı 24.1 ° / 14.7 ° Güneşli
  • Çarşamba 23.8 ° / 15.4 ° false

Antalya

06.05.2024

  • İMSAK 04:19
  • GÜNEŞ 05:51
  • ÖĞLE 12:59
  • İKİNDİ 16:46
  • AKŞAM 19:57
  • YATSI 21:23