Ali YILDIZ


DOKTOR HİLMİ ŞİFA’DAN GAZİPAŞA ANILARI-1


Bu yazıyı Gazipaşalı, Manavgatlı, Antalyalı olanlar biraz daha dikkatle okusun.

 

Biz genelde ölenlerin arkasından övgüler düzeriz. Ölmeden bilmeyiz kişinin kıymetini.

 

Ama ben öyle yapmadım. Dr. Hilmi Şifa’yı GAZİPAŞA TARİHİ eserimde bundan 13 yıl önce memleketin muhtelif köşelerinde yaptığı hizmetleri anlattım. Anlattıklarımız aynı zamanda bir sosyal gelişme metoforudur.

 

Şimdi o anlatımdan bazı parçalar veriyorum.

 

Eskiden doktorlarımız HEKİM idi. Nitekim hastanelerin başında bulunan doktora da BAŞHEKİM denirdi, hala öyledir. Başdoktor denilmez. Yakışmaz BAŞDOKTOR lafı o göreve. Hekim sadece şifacı değil aynı zamanda düşünen çözüm bulan akıl yürüten adam, bilgin. HEKİMLERİN en başında İbn-i Sina gelir. El Kanun Fi’t-Tıp diye kitabı vardır. Bilenler bilir.

Dr. Hilmi Şifa çağın zamanın şartlarına göre bir hekimdi.

 

Doktor Hilmi Şifa Antalya’nın ünlü kadın doğum uzmanlarından idi.1960-90 yılları arasında önce Antalya Doğum Evi Hastahanesinde daha sonra da özel muayenehane ve kendi kurduğu Akdeniz Kliniğinde hastalara şifa dağıttı.

 

Hilmi Şifa aslen Alanyalı Avukat Şifazade Hüsnü Efendi’nin oğlu’dur. Babasının annesi (Nenesi) Gazipaşalıdır.

 

(Bu Şifazade Hüsnü Efendi Antalya Milletvekilliği yapan Rasih Kaplan ile İnceağrı’lı Asaf Çavuş’un okul arkadaşıdır ve İstiklal Harbi yıllarında Alanya Belediye Başkanlığı başkan vekilliği yapmıştır avukattır.) Kendisi ile yaptığımız görüşmelerde Gazipaşa’da görev yaptığı yılların siyasi, sosyal ve ekonomik durumunu anlattı. Şunları kaydettik:

 

HİLMİ ŞİFA ANLATIYOR:

 

“Nenem yani babamın anası Geveneslidir. Atalay’ların babası Mehmet, Rahmi Ataöv ve emekli başkâtip Hasan Ali Şen babamın dayılarının çocukları. İhsan Ataöv, Fahri Özçelik ve Naci Özçelik ise babamın dayıkızının çocukları. Dolayısı ile Gazipaşa’ya her zaman büyük bir sempatim olmuştur.

 

1924 DOĞUMLU AMA BİR YAŞ BÜYÜK YAZILMIŞ

 

1924 doğumlu olmakla beraber o zaman okula yazdırabilmek için bir yaş büyük yazılmışım. Nüfusta 1923 doğumlu görünürüm.(şimdi 83 yaşında-Bugün 2019. bundan 13 Yıl Önce Yapmıştık Konuşmayı). 1947 yılı İstanbul Tıp Fakültesi mezunuyum.

 

MANAVGAT SITMA SAVAŞ HEKİMLİĞİ

 

İlk görev yerim Manavgat Sıtma Savaş Hekimliğidir. Burada görev yaptığım yıllarda CHP iktidarda idi. Beni Demokrat Partili diye şikâyet etmişler. Bu doğrudur. Nitekim Manavgat’ta Demokrat Partiyi kuracak adam bulamamışlar. Ben Sarılar Köyünden Demokrat Partinin bir adamını buldum, Manavgat’ta birkaç Alanyalı daha vardı onları da teşkilatlayıp Demokrat Partiyi kurdurdum. O zaman Manavgat Sıtma Savaş Başkanı Niyazi Ahmet Ayoğlu vardı. Babamın da yakın arkadaşı. “Oğlum” dedi “istemezdim böyle olmasını amma sen gençsin, şimdiden ismini lekeleme git askere” dedi. Bu sebeple askerliğim altı ay tecilli olduğu halde sürgün edilmeden askere gittim. Askerlik dönüşünde Rize Hükümet Tabipliğine tayin oldum.

 

Antalya Milletvekili Rasih Kaplan, babam ile Konya Hukuk Mektebinden okul arkadaşı olduğu için beni tanır ve doktor olduğumu bilirdi. Bir Gazipaşa ziyareti dönüşünde ; “Baba Hüsnü; nerde bizim oğlan” diye sormuş. O da Rize’de olduğumu söylemiş. Bunun üzerine Rasih Kaplan ; “Yahu, bak şu Gazipaşa üç yıllık kaza. Hala doğru dürüst bir doktor bulamıyorlar. Onu Gazipaşa’ya tayin ettirelim” demiş. Babam da “sen bilirsin” deyince 1950 Nisan ayında benim tayinim Rize’den Gazipaşa’ya çıktı. Hem de “yolluğu telle gönderildi” diye acele bir tayin yapmışlar. Böylece Gazipaşa’ya geldik.

 

GAZİPAŞAYA DOKTOR DAYANMIYOR

 

Ben gelmeden evvel, 7-8 tane de doktor değişmiş. Ya Gazipaşa’nın halini duyup gelmemişler veya geldikten sonra kaçıp gitmişler. Uzun zaman doktorsuz kalmış Gazipaşa. Tabii o yılın Mayıs ayında genel seçimler vardı. Ben seçimler esnasında hemen göreve başlamadım. Seçim atmosferinin çekişmeli havasında iki farklı tarafta yer almış olan akrabalarımın yaşadığı kargaşa ortamında göreve başlamak işime gelmedi. Seçimler yapıldıktan bir müddet sonra göreve başladım. Demokratlar iktidara geldi.

 

O zaman Gazipaşa köyleri, bilhassa bayır tarafı çok fakirdi. Nenemin Gazipaşalı olması dolayısı ile Gazipaşa’ya özel bir bağlılık duydum. Hatta beni hastaya götüren birçok insandan para-pul almadığım gibi ilaçlarını da ben verirdim. Gazipaşa köylerine hiç gitmedim desem bu görev süresi içinde ikişer-üçer defa gitmişimdir.

 

EŞEKLE HASTA MUAYENESİNE GİDEN DOKTOR

 

Ben Gazipaşa’ya gelmeden önce İnceağrı’dan birisi köydeki hastasına doktor götürmüş. Doktor muayene ücreti 100 lira demiş. Adamın öküzü varmış, öküzünü satıp yüz lirayı ödemiş. Ben geldikten bir müddet sonra beni de götürdü. Köye gittim, hastayı muayene ettim, fakir mi fakir. Nesini alacaksınız onun, beş kuruş almadım eşeğe bindim geri döndüm geldim.

 

1950 seçimlerinden hemen sonra, Mayıs ayı sonunda Gazipaşa’da görev başladığım günlerde idi. Bir sabah erkenden Belediye Reisi Rahmetli Rahmi Ataöv çıktı geldi. “Yahu doktor dedi şu Yivil Hardım Köyünde çok ağır bir hasta varmış çok da gariban, şuna bir bakıp gelsen”

 

Ben “nasıl gideceğim” dedim. Şuradan bir hayvan ayarlasınlar git-gel dedi. “Kaç saat çeker” dedim. “Beş saatte varırsın” dedi. Ben beş saat lafını duyunca biraz duraklamış olmalıyım ki Rahmi Ataöv; “yahu dedi bu gideceğin adam 15 sene hapiste yattı, çıktığı zaman eski karısı da elden ayaktan düşmüş. Şimdi oradan başka bir SAMIT kadın aldı, ondan da bir çocuğu oldu bir ay önce, ama şimdi kadın ağır hasta olmuş, sen buna bir iyilik et” dedi.

 

KATIR ÜSTÜNDE BİR HEKİM

 

Bir katır getirmişler, bindik katıra hakikaten de beş saatte akşama doğru vardık. Hasta’ya baktım zatürre olmuş. O zaman PENİSİLİN de yeni çıktı. Üç saat ara ile vurulması lazım. İğneyi yaptım, burada bu iğnelerin devamını vuracak iğneci var mı dedim. Ne gezer dediler. Ben o gece orada kaldım, her üç saatte bir penisilin vurdum, hastanın ateşi düştü. Ertesi gün öğleye doğru hasta iyileşmeye başlayınca; “ben artık gideyim” dedim. “Benim zaten yapacağım bir şey kalmadı birkaç da ilaç bırakacağım onları da kullanırsınız iyi olur bu garip” dedim.

 

Adamın adı Gök Hasan. “Hasan Efendi ben artık gideyim” deyince biraz mahzunlaştı, yüzüme garip garip baktı. Doktorum dedi, sana bir şey söyleyeceğim, o seni buraya getirmeye geldiğim katırın sahibi Dişli Ali idi, Hardım’dan Ali Ağa. Akşamdan katırı verdiydim, sabah işi çıkmış, Gazipaşa’ya gitmiş, ancak akşama döner, artık seni yarın göndeririz dedi. Eyvah dedim, ne yapacağız? Yahu bir eşek var mı dedim, var, benim bir KÖROĞLU var dedi. “Tamam, öyleyse dedim ve sen şu heybeyi eşeğe at, binebildiğim yerde eşeğe binerim, binemediğim yerde DEH der önüme alır sürerim” deyip yola çıktım.

 

EŞEK ÖNDE BEN ARKADA

 

Yol iz yok, eşekle yavaş yavaş İnceağrı’nın yanında Karaçukur var oraya kadar geldim. Orada eşek pes etti, yürümüyor. İndim eşekten kattım önüme, eşek önde ben arkada sürerek, Gazipaşa’ya geldim. Bu hatıramı hiç unutmam.

Devam edecek…

  • BIST 100

    10643,58%3,14
  • DOLAR

    32,20% -0,22
  • EURO

    34,90% -0,22
  • GRAM ALTIN

    2504,01% 1,55
  • Ç. ALTIN

    3989,88% 1,04
  • Pazar 27.3 ° / 21.2 ° false
  • Pazartesi 28.1 ° / 21 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Salı 29.3 ° / 20.7 ° Güneşli

Antalya

19.05.2024

  • İMSAK 04:02
  • GÜNEŞ 05:39
  • ÖĞLE 12:59
  • İKİNDİ 16:48
  • AKŞAM 20:08
  • YATSI 21:39