Gazipaşa’da yaşanan usulsüzlükler, yıllarca birilerinin çıkarlarına hizmet eden sistemin bozuk dişlilerini gözler önüne seriyor. Tapu Müdürlüğü’nde gerçekleşen hukuksuz işlemler, hazine arazilerinin kiralanması ve satışı ile rüşvet sarmalının açığa çıkması, bu çarkın sadece görünen bir kısmı. Tutuklananlar arasında eski Gazipaşa Tapu Müdürü Z.Ç, Milli Emlak eski şefi A.Ö. ve harita mühendisi A.U. ile birlikte toplamda 7 kişi bulunuyor. Suçlamalar oldukça ağır: “Suç İşlemek Amacıyla Örgüt Kurma, Rüşvet Almak, Rüşvet Vermek, Resmi Belgede Sahtecilik ve Görevi Kötüye Kullanma.” Ama sormak gerek, bu kirli düzende sadece 7 kişi mi sorumlu?
BİR AVUÇ DEĞİL, BİR SİSTEMİN ÇÜRÜMÜŞLÜĞÜ
Kamuoyu, işlenen suçların yalnızca bu tutuklananlarla sınırlı olmadığı konusunda hemfikir. Bu düzenin bir parçası olan birçok kişi yıllardır kamunun malına göz dikti. Hazine arazilerinin usulsüz kiralanması, ormanların işgal edilmesi, devlete ait arazilerin adeta paylaşılırcasına satılması... Bunlar sıradan birkaç kişinin organize edebileceği işler değil. Bu kadar büyük ve sistematik bir yolsuzluğun, bürokrasinin derinlerinde kök salmış kişilerden bağımsız olduğunu düşünmek saflık olur.
Gazipaşa’nın yeşil alanları, ormanları, hazine arazileri; hepsi birer rant kapısı haline geldi. Bu topraklar, kamunun malıdır, milletin hakkıdır. Ancak birileri bu malları adeta kendi malıymış gibi sahiplendi, haksız kazanç sağladı. İşte tam bu noktada adaletin terazisi devreye girmeli. Bu rant düzeninin köküne kadar araştırılması ve kim olursa olsun cezasını çekmesi şart.
YETİM HAKKI YEMEK BU KADAR KOLAY MI?
Bu olay sadece birkaç kişinin çıkar meselesi değil; bu, halkın, fakirin, yetimin hakkının gasp edilmesi demek. Bu, torunlarımıza bırakacağımız toprakların, değerlerin bir avuç çıkarcıya peşkeş çekilmesi demek. Yetim hakkı yemek bu kadar kolay mı? Bu kadar basit mi her şey? Bir grup insan unvanlarını, yetkilerini kullanarak, kamunun malına çöküyor, devleti dolandırıyor, arazileri usulsüz bir şekilde el değiştiriyor ve biz izlemekle mi yetineceğiz?
Bu türden suçlar, sadece işlenen kişiyi değil, toplumun tüm vicdanını yaralar. Çünkü herkes bilir ki, kamunun malı hepimizin malıdır. Bu araziler üzerinde kurulan her bir usulsüzlük, halkın, doğanın, geleceğin hakkına bir darbedir. Şimdi, toplumun beklediği, yalnızca bu çarkı döndürenlerin adalet önünde hesap vermesidir. Sorumluların ceza alması, halkın vicdanını rahatlatacaktır.
ADALETİN KILICI KİMDEN YANA?
Adalet herkes için eşit uygulanmalı. Bu rüşvet, sahtecilik ve görevi kötüye kullanma suçlarına karışanların unvanı ya da konumu ne olursa olsun, yaptıkları eylemler karşısında cezasız kalmamaları gerekir. Yetim hakkı yiyen, hazineye el koyanlar, hangi pozisyonda olursa olsun, hesabını vermeli. Ne demişler? “Adalet mülkün temelidir.” Eğer bu temeli sarsanlar cezasız kalırsa, toplumun hukuka olan güveni sarsılır, insanlar devletin kendilerini koruyacağına olan inancını kaybeder.
Bu olaylar yalnızca Gazipaşa’nın değil, ülkemizin geleceği için de bir sınav niteliğinde. Eğer bu tür kirli oyunlar cezasız kalırsa, başkaları da aynı yoldan gitmeye cesaret bulacaktır. Bu yüzden toplumun beklentisi büyük. Adaletin kılıcı, sadece küçük balıklara değil, büyük balıklara da dokunmalı. Kamunun malına çökenler, hangi kademede olursa olsun, bedelini ödemeli.
GAZİPAŞA HALKI ADALETİ BEKLİYOR
Gazipaşa, doğasıyla, ormanlarıyla, hazine arazileriyle hepimizin mirasıdır. Bu mirasın çalınmasına, yok edilmesine göz yummamalıyız. Gazipaşa halkı, kamunun malına göz dikenlerin adalet önünde hesap vermesini bekliyor. Çünkü adalet, herkesin hakkıdır, herkesin malıdır.
Ama bizler biliyoruz ki; adalet Gazipaşa’da uygulanacak. Suçlular tek tek ortaya çıkarılacak ve gözaltları ile tutuklamalar kısa süre içinde devam edecek...