.
Gazipaşa’da, ormanlık alanların 2B vasfına sokularak tarım arazilerine dönüştürülmesinin yapılaşma baskısını artırabileceğini dile getiren Ziraat Mühendisi Hidayet Bilgiç, 2B vasfına sokulan arazilerde tarım dışı kullanımın yaygınlaşabileceğine dikkat çekti.
GAZİPAŞA’DA, ormanlık alanların 2B vasfına sokularak tarım arazilerine dönüştürülmesi yeniden gündeme geldi. Ziraat Mühendisi Hidayet Bilgiç, bölgedeki bu dönüşümün tarım alanlarını ciddi şekilde tehdit ettiğini ve gelecekte yapılaşmanın artabileceğini belirtti. İlçenin birçok noktasında ormanlık alanların geçtiğimiz yıllarda 2B vasfına sokularak tarım alanlarına çevrilmesi sonrasında bölgede yapılaşmaların da artabileceği konusunda uyarılarda bulunan Ziraat Mühendisi Hidayet Bilgiç, “Buradaki orman arazileri, 2B vasfına sokularak tarım alanlarına çevrildi. Bölge sakinlerinin kimi hazine arazilerini kiralarken kimisi ise satın aldı” dedi.
TARIM DIŞI YAPILAŞMA UYARISI
Ormanlık vasfından çıkarılan alanların ilerleyen yıllarda imara açılabileceği belirten Bilgiç, “Gazipaşa’nın Güneyköy, Kaledran, Muzkent ve Zeytinada gibi çok değerli toprakları var. Bu araziler aynı zamanda konumları itibariyle de diğer 2B ve normal tarım arazilerinden farklı bir yere sahip. Buralarda ciddi baskılar oluşacağını ve tarım dışı (mesken ve benzeri yapılarında) kullanımının olacağını düşünüyorum. 2B kapsamında araziler verilirken, yalnızca tarım yapılma şartı getirilsin diye önerisinde bulunduk fakat bu gerçekleşmedi” dedi.
GAZİPAŞA CAZİBE MERKEZİ HALİNE GELDİ
“Gazipaşa-Alanya Uluslararası Havalimanı’ndan birçok ülkeye doğrudan uçuş var” diyerek sözlerini sürdüren Bilgiç, “Hal böyle olunca Gazipaşa cazibe merkezi haline geldi. Avrupa’dan birkaç saatlik uçuşla Türkiye’nin en güzel bölgelerinden birine gelinmesi arazilerinde değerlerini artmasına neden oluyor. Bu durum bölgenin korunmasının da daha zor hale getiriyor” ifadelerini kullandı.
“ÇİFTÇİLER ÜRETİMDEN HER YIL BİRAZ DAHA UZAKLAŞIYOR”
Gazipaşa Gökçeler Barajı’dan Muzkent, Kırahmetler, Göçük, Güneyköy, Zeytinada ve Yakacık’a su verilmediğine de dikkat çeken Bilgiç, “Çiftçiler, kendi imkânlarıyla kilometlerce öteden suyu borular aracılığıyla kimi yerde dağlardan kimi yerdeyse D 400 karayolunun kenarından suyu ulaştırmaya çalışıyor. Bu durum ciddi elektrik maliyetlerine de neden oluyor. Çiftçiler, zaten enflasyon ve girdi maliyetleri altında her gün biraz daha ezilirken ayrıca sulama içinde ödenen fahiş elektrik ücretleri de durumu işin içinden daha da çıkılmaz hale getiriyor. Her gün farklı bir bölgeden tarlada kalan domates, karpuz, patates gibi ürünlerin haberlerini duyuyoruz. Bunun sonucu olarak da çiftçiler üretimden her yıl biraz daha uzaklaşıyor” şeklinde konuştu.