İşlenmeyen tarım arazilerinin tarımsal amaçlı kiraya verilmesine ilişkin yönetmeliğin yürürlüğe girmesine tepki gösteren Ziraat Mühendisi Hidayet Bilgiç “İlk başta kulağa hoş gelebilir ancak bu köylüyü milletin efendisi olmaktan çıkarıp, kartellerin işçisi yapacak bir karardır” dedi.
TARIM ve Orman Bakanlığınca hazırlanan “İşlenmeyen Tarım Arazilerinin Tarımsal Amaçlı Kiraya Verilmesine İlişkin Yönetmelik”, Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Buna göre 2 yıl üst üste işlenmeyen arazi, tarımsal üretimde kullanılması şartıyla sezonluk olarak kiraya verilebilecek. Kiralama işleminde ise arazinin vasfının değiştirilmemesi şart koşuldu.
“KÖYLÜYÜ MİLLETİN EFENDİSİ OLMAKTAN ÇIKARIP, KARTELLERİN İŞÇİSİ YAPACAK BİR KARAR”
Kararı değerlendiren Ziraat Mühendisi Hidayet Bilgiç, “İlk başta kulağa hoş gelebilir ancak bu köylüyü milletin efendisi olmaktan çıkarıp, kartellerin işçisi yapacak bir karardır” diyerek şöyle devam etti: “İlk başta gıda krizlerine karşı tarımsal üretim alanları arttırılarak ürün kıtlığının önüne geçilir diye düşünülüyor. Oysa durum hiç öyle değil. Kırsal kesimlerde küçük çiftçiler kendileri üretim yapamıyorsa zaten arazilerini başkalarına kiraya veriyor. Arazilerini daha çok komşularına, akrabalarına veya tanıdıklarına kiralıyor.
“BİR FİDANIN EN ERKEN MEYVE VERME SÜRESİ 3 YILDIR”
Yürürlüğe giren yasada kiralama süresi 2 yıl olarak belirtilmiş. Birçok ürün için sulama sistemi gerekir. Yine paketleme ve stoklama tesisi de gerekebilir. Sera yapım maliyetleri de çok arttı. Aynı zamanda ağaç da dikemez. Çünkü bir fidanın en erken meyve vermesi 3 yıldır. 2 yıllık kiralama yapan bir firmanın bu üretim ve paketleme tesisi kurması bir maliyet gerektirir ve 2 yılda bu maliyeti kurtarıp kar etmesi mümkün değildir.
“AMAÇ ÜRETEMEYEN ÇİFTÇİNİN TOPRAKLARINA EL KOYMAK”
Burada asıl mesele ise küçük çiftçiliği, köylülüğü tamamen üretimden uzaklaştırarak küçük çiftçiliği bitirmek, üretemeyen çiftçinin topraklarına el koymaktır. Çiftçilerin topraklarını, yerli veya yabancı büyük şirketlere servis etmektir. Topraklarının yanında sulama sularını da peşkeş çekmektir.
“ARTAN GİRDİ MALİYETLERİ DE ÇİFTÇİNİN BELİNİ BÜKTÜ”
Son günlerde yerel ve ulusal medyada ‘Çiftçiler kazanamıyor’ diye her gün haberler yapılıyor. Türkiye’nin her tarafında çiftçi eylemleri yapılıyor. Soğan, kavun, karpuz, domates, limon, biber üreticileri bırakın kar etmeyi masraflarını bile alamadılar. Hasat masraflarını bile karşılayamadılar ve ürünleri toprağa karıştırdılar. Artan girdi maliyetleri de çiftçinin belini büktü. Mazot, gübre, fide, zirai ilaç fiyatları son 3 yılda 10 kat arttı. İşçilik maliyetlerini de ekleyince üretim maliyetleri 10 kata yakın arttı. Oysa çiftçinin ürettiği ürünler para etmedi. Zaten borçlanarak ürettikleri için de çiftçiler iflasın eşiğine geldi. Hal böyle olunca da önümüzdeki yollarda çiftçilerin bir bölümü üretemeyecekler. Çok özel bir coğrafyaya sahip ülkemiz topraklarına devlet eliyle göz koyacaklar. Küçük çiftçilerimiz büyük kartellere işçi veya ırgat olarak çalışmaya başlayacaklar.”
“TARIM ALANLARININ KİRALANMASI ÇÖZÜM DEĞİLDİR”
Çiftçilerin kazanamama sebeplerinin araştırılıp çözüm yolları üzerinde çalışılması gerektiğini dile getiren Bilgiç, “Son yıllarda her şeyde olduğu gibi paketleme ve lojistik giderleri de çok arttı. Üretim bölgelerinde 1-2 lira olan ürünler tüketim bölgelerinde 20-30 liradan atılmakta. Ağırlaşan ekonomik krizlerden dolayı Tüketicinin alım gücü çok düştü. Üretici ve tüketici arasındaki fiyat farkları 20-30 kata kadar çıkıyor. Alım gücü düşmesinden dolayı da arz talep dengesi de bozuldu. Üretici ürününü satamadığı için memnun değil. Tüketici de ürünler pazarda pahalı olduğu için alamıyor ve memnun değil. Tüm ürünlerin maruz kaldığı ‘Tarladan- Çatala’ gerçekleşen zincir kontrol edilmeli ve çözüm yolu bulunmalıdır. Çözüm tarım alanlarının kiralanması değildir.” ifadelerine yer verdi. >Vildan RENDE