Tarih: 19.10.2022 12:36

“GIDA VE TARIMDA EZİKLİK YAŞIYORUZ”

Facebook Twitter Linked-in

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Antalya İl Başkanlığı tarafından organize edilen Antalya Zeytin Çalıştayı, Manavgat Belediyesi Atatürk Kültür Merkezi’nde yapıldı. CHP Parti Meclisi Üyesi Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal ve Akdeniz Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü’nden Prof. Dr. İbrahim Yılmaz’ın moderatörlüğünde gerçekleştirilen çalıştaya, CHP İl Başkanı Nuri Cengiz, ilçe başkanları, Antalya milletvekilleri Çetin Osman Budak, Aydın Özer, Rafet Zeybek, Gazipaşa Belediye Başkanı Mehmet Ali Yılmaz, CHP Antalya İl Tarım Komisyonu Başkanı Vahap Tuncer, İl Kadın Kolları Başkanı Nilüfer Deveci, Büyükakça Zeytincilik sahibi ve CHP Antalya Büyükşehir ve Gazipaşa Belediye Meclis Üyesi Zafer Tan, öğretim üyeleri, oda başkanları, sivil toplum kuruluşları temsilcileri, üreticiler ve partililer katıldı.

“ZEYTİN İNSAN YAŞAMINDA VAZGEÇİLMEZ BİR ÜRÜNDÜR”

Çalıştayın açılış konuşmasını yapan CHP Antalya İl Başkanı Nuri Cengiz, zeytinin vazgeçilmez bir ürün olduğuna değinerek, “Zeytin mitolojiden kutsal kitaplara kadar her yerde yerini almıştır. Zeytin ekonomik sistem içerisinde çok önemli bir yeri olan, insan yaşamında vazgeçilmez bir üründür. Zeytin ve zeytinyağı ilgili düzenlediğimiz bu çalıştayın ülkemizin kendi kendine yetebilmesi adına da özellikle üzerinde durulması aynı zamanda da bölgesel inanma açısından bölgenin kendi endemik bitkilerinin korunması, yaşatılması anlamında bu çalışmayla çok önemli sonuçlar çıkacağını umuyorum. Dördüncüsünü zeytin üzerine yaptığımız çalışmalar dizimizin beşinci de kasım ayı içerisinde Önemli bir meyvemiz olan Nar Çalıştayı’nı Döşemealtı ilçemizde yapacağız” dedi.

“YENİDEN ÜRETEN BİR MODELİ HAYATA GEÇİRECEĞİZ”

Cengiz; “Cumhuriyet Halk Partisi'ni İktidarında; ülkenin yeniden üreten bir ekonomik sistemi hayata geçirilen programı çerçevesinde bizde de kendi bölgemizin ürünlerini tanımlamak bunu parti politikaları içerisinde yer almasını sağlamak adına bunu kendimize bir görev addettik. Bunu da hep birlikte yönetimlerimiz ile, belediye başkanlarımızla, milletvekillerimizle ve en önemlisi üreticilerimiz ve birlikte sürdürüyoruz. Hepimizin hafızasına kazınmış olan kendi kendine yeten 7 ülkeden biri olan Türkiye Cumhuriyeti'nin yurttaşları olarak, bugün gıdada ve tarımda ithalatçı duruma gelmiş olmanın üzüntüsünü ve ezikliğini yaşıyoruz. Neoliberal politikaların ülkeyi üretimden uzaklaştıran bir tüketici toplum haline gelmemizi sağlayan bu uygulamaları reddeden Cumhuriyet Halk Partisi'nin kadroları olarak yeniden üreten bir modeli hayata geçirmek adına bu çalışmaların çok kıymetli buluyorum” diye konuştu.

“ZEYTİN YAŞAMIMIZIN EN ÖNEMLİ GIDA MADDESİ”

CHP Parti Meclisi Üyesi ve Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, “Zeytin yaşamımızın en önemli gıda maddelerinden biridir. Yani yaşam hakkı insanın en önemli hakkı ise; yaşam hakkını sürdürebilmek için doğru beslenmesi gerekiyor. Yenidünya düzeninin temel mücadele ve savaş alanlarının 3’ü; enerji, gıda ve sudur. Gıdanın da özü tarımdır. Ülkemizde şu anda kişi başına 2 buçuk, 3 litre zeytinyağı üretilebiliyor, bu rakam İspanya'da 11 litre. Ama bizde şöyle bir dengesizlik var. Öbür tarafta sofrasında değil ama hiç zeytinyağı görmeyen milyonlarca insanımızın olduğunu çok net bir şekilde görmeniz lazım. Diğer temel bir konu zeytinle ilgili ortaya koymanız gereken zeytinin, stratejik ve politik bir olay olduğunu görmek zorundayız” dedi.

“BUGÜN ZEYTİNİN EN BÜYÜK DÜŞMANI KÖYDEKİ YOKSULLUKTUR”

Sarıbal, konuşmasını şu sözlerle sürdürdü: “Bugün zeytinin en büyük düşmanı köydeki yoksulluktur.  Köylü ürettiğinden para kazanamadığı için çiftçi ne yazık ki çiftliğini imar rantına kurban ediyor. Kimse şunu söylemesin. Zeytinciler, 150 kilo, 200 kilo verim alıp onu da 10 liraya, 1500 - 2000 lira 3000 lira karşılığında satarken, öbür taraftan bir dönüm zeytinliğe 1 milyon lira verildiğinde kimse kimseye bu tarlayı satma diyemez. Bu mümkün değil. Bu gerçeği görmek zorundayız.”

“YUNANİSTAN BİR LİTRE ZEYTİNYAĞINA 20 TL DESTEK VERİYOR, BİZDE İSE 80 KURUŞ”

“Bugün yanı başımızdaki Yunanistan bir litre zeytinyağına 1.32 Euro destek vermektir” diyen Sarıbal, “Bugünkü lirayla tam 20 TL yapmakta. Bu Avrupa Birliği'nin ortalama rakamıdır. Soru şu. Onlar da akıl eksikliğimi var, kafalarımı çalışmıyor? Bizde birçoğu alamıyor ama eğer fabrikaya veya başka bir yere zamanında verirseniz 80 kuruş. Fark ne kadar? Özel hesapladım sizin için tam 25 kat. 1950’li yıllardaki politikanın bir başkası bu. Yanı başındaki bir ülkeyle 25 kat daha az zeytini destekliyorsanız, hiçbir çiftçiyi suçlayamazsınız” diye konuştu.

  “BU ÜLKE İNSANLARIN KARNINI DOYURACAĞIZ”

Sarıbal, “Biz diyoruz ki, Ukrayna Rusya savaşı ve Covid-19 gösterdi ki bir ülke kendi insanlığın açlık ve tokluk meselesini yabancı şirketlere ve yabancı ülkelere havale edemez. O ülke kendi topraklarını en üst düzeyde kullanacaktır. Kendi suyunu, güneşini ve çiftçisini kullanarak. İnsanın karnını doyurmak zorundadır. Bu bir lütuf değildir a partisi, b partisi meselesi değildir. Bu devletin vatandaşı için kanunda yazdığını yerine getirmesidir. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu başta olmak üzere milletvekilleri, il yöneticilerimiz, bütün partilerimiz, hepimiz ama hepimiz sözümüzdür. Bu ülke insanların karnını doyuracağız. Bu ülkenin topraklarıyla diyorum. Bunun için de zeytin ve zeytinyağı bizim için en önemli bir gıda maddesidir. Kâr, rant, rekabet meselesi üzerinden değerlendirilemez” şeklinde konuştu.

Zeytin Çalıştayı’nın kapanış konuşmasını yapan CHP Antalya İl Başkanı Nuri Cengiz,  “Sonuç itibariyle katılımcılardan birçoğundan edindiğimiz bilgi, özellikle üreticilerden aldığımız şey, sanayiciden, üreticiden ve odalardan, siyasi iradenin üretimi destekleyen ve kendi kendine yeten bir ekonomik sistem noktasındaki tercihlerinin bizimle uygun olmadığını bizim düşüncemize uymadığını ve bu ülke menfaatlerine bugünkü anlayışın bu ülke menfaatlerini gerçekleştirmek ve sağlamak adına bu ülkenin üreticisini kazandırmak adına olmadığını anladık. Ülkede üretimi artırarak elde edilen gayrisafi milli hasıladan da herkesin adaletli bir şekilde pay almasını sağlayacak bir sistemi kurmak ve kendi kendine yeter ve dünyada insanları doyurmak adına hizmet eden bir Türkiye'yi yaratmak. Aynı zamanda sürdürülebilir bir ekolojik dengeyi koruyarak birini diğerine tercih ederek değil, vahşi madenciliği tarıma tercih ederek değil, tarımsal üretim alanlarımızı ve ekosistemi suyuyla, güneşiyle, enerjisiyle, her şeyiyle, bizden sonraki nesillere daha doğru bir şekilde kaynakları da israf etmeden, planlı ve verimli bir şekilde kullanarak üretim yaparak. Sürdürülebilir bir dünyayı bırakmak durumundayız.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —