Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün 2025 yılı Mart ayı itibarıyla yayımladığı 3, 6, 9, 12 ve 24 aylık Standart Yağış İndeksi (SPI) analizlerine göre, Türkiye genelinde etkisini artırarak devam eden kuraklık Gazipaşa’da adeta bir felakete dönüşme yolunda ilerliyor. Haritalar, Antalya’nın doğusundaki tropikal üretim üssü Gazipaşa’nın “çok şiddetli kurak” ve “olağanüstü kurak” kategorisinde yer aldığını gösteriyor.
GAZİPAŞA’NIN BEREKETLİ TOPRAKLARI SUSUZ KALIYOR
Muz, avokado, mango, ejder meyvesi, guava gibi tropikal meyvelerin yanı sıra portakal, kiraz, elma gibi klasik ürünlerde de Türkiye’nin önemli üretim merkezlerinden biri olan Gazipaşa, kuraklığın vurduğu bölgelerin başında geliyor. Tarımın her haneye değdiği bu ilçede, toprak suya, üretici ise desteğe muhtaç hale geldi. Yağışların azalması, yer altı su kaynaklarının çekilmesi ve sulama kanallarındaki verimsizlik, üretimi tehdit ediyor.
İŞTE AY AY KURAKLIK ANALİZİ
Gazipaşa, son 3 aylık dönemde “Şiddetli Kuraklık” kategorisinde yer aldı. İlçe, son 6 aylık analizde “Çok Şiddetli Kuraklık”, 9 aylık periyotta “Şiddetli Kuraklık”, son 12 ayda ise “Çok Şiddetli Kuraklık” seviyesine çıktı. Gazipaşa, iki yıllık uzun vadeli analizde ise “Orta Kuraklık” seviyesinde yer aldı. Türkiye’nin tropikal tarımda dünyaya açılan penceresi olan Gazipaşa’daki kuraklık riskini gözler önüne serdi. Kuraklığın, meteorolojik bir kavram değil; sosyal, ekonomik ve insani bir kriz olduğunu dikkat çeken uzmanlar, kuraklığa karşı önlem alınmasını tavsiye ediyor.
BU YAZ ÇOK ZOR GEÇECEK
Haritalar yalnızca mevcut durumu değil, yaklaşan tehlikeyi de haber veriyor. 12 ve 24 aylık projeksiyonlara göre kuraklık etkisini arttırarak sürdürecek. Bu da demek oluyor ki; 2025 yazı Gazipaşa için yalnızca sıcak değil, susuz da geçecek. Kuraklık, sadece çiftçinin değil, sofradaki her vatandaşın meselesi haline gelecek. Ürün azalacak, fiyat artacak; tarımda çöküş, mutfakta yangına dönüşecek.
GAZİPAŞA İÇİN ÇARE BEKLEMEKTE DEĞİL, HAREKETE GEÇMEKTEDİR
Uzmanlar, Gazipaşa’nın kuraklık tehdidi karşısında acil adımlar atılması gerektiğini vurguluyor. Sorunun yalnızca yağmur duasıyla değil; su yönetiminde stratejik planlamayla, bilinçli tüketimle, modern altyapı yatırımlarıyla ve üreticiye sağlanacak doğrudan desteklerle çözülebileceği ifade ediliyor. Özellikle damla sulama sistemlerinin yaygınlaştırılması, vahşi sulama yöntemlerinin terk edilmesi, baraj ve gölet projelerinin hızlandırılması, yeraltı su kaynaklarının korunması ve tarımda kuraklığa dayanıklı ürün desenine geçilmesi artık ertelenemez zorunluluklar olarak öne çıkıyor.
