Tarih: 30.08.2024 08:17

“EMEĞİMİZİN KARŞILIĞINI İSTİYORUZ!”

Facebook Twitter Linked-in

Eğitim Sen Gazipaşa İlçe Temsilcisi Nuray Güler, kamu emekçilerinin haklarını alamadığını belirterek; “Gelin; İnsanca yaşamaya yetecek bir ücret, adil bir vergi sistemi, halk için-emek için bütçe, güvenceli iş, güvenli gelecek için omuz omuza verelim” çağrısında bulundu. 


EĞİTİM Sen Gazipaşa İlçe Temsilcisi Nuray Güler, yaptığı yazılı basın açıklamasıyla kamu emekçilerinin haklarını alamadığını belirterek, hükümete yüklendi. Yaşanan sıkıntılara karşı önerilerini de sıralayan Güler, “Tüm kamu emekçilerini, emeklileri yıllardır hepimize kaybettiren bu yoksulluk ve sefalet düzenine karşı insanca yaşayacak ücret, güvenceli iş, güvenli gelecek mücadelesinde omuz omuza vermeye çağırıyoruz. Gelin; İnsanca yaşamaya yetecek bir ücret, adil bir vergi sistemi, halk için-emek için bütçe, güvenceli iş, güvenli gelecek için omuz omuza verelim” çağrısında bulundu. 


“BİZLER KENDİ KENDİMİZE YOKSULLAŞMIYORUZ”
Güler, açıklamasının devamında şu şekilde konuştu; “Kamu emekçileri ve emekliler olarak bugün ülke genelinde alanlardayız. Çünkü bu ülkede emeği ile geçim mücadelesi verenler olarak tarihimizin en karanlık, en zorlu süreçlerinden birisini yaşıyoruz. Çünkü bu ülkede yıllardır kamu emekçisi, işçisi, emeklisi, asgari ücretlisi ile milyonlar olarak her geçen gün daha fazla yoksullaştırılıyoruz. Evet, yanlış duymadınız. Dilimiz sürçmedi. Bizler kendi kendimize yoksullaşmıyoruz. Yıllardır bizzat iktidarlar eliyle planlı, programlı, bilinçli, kasıtlı bir şekilde yoksullaştırılıyoruz. Üstelik iktidar da artık bunu saklama gereği duymuyor.  Hatırlayalım. Döviz kuru, enflasyon rekor üstüne rekor kırmaya başlarken dönemin Maliye Bakanı çıkıp aynen şöyle demişti. “Bu sistemden dar gelirliler hariç üretici firmalar, ihracatçılar kâr ediyorlar. Çarklar dönüyor”. Bu sözler mevcut sistemde kimlerin baş tacı edildiğini, kimlerin ise yok sayıldığının açık bir itirafı olarak tarihe geçmiştir. Evet, çarklar yıllardır dönüyor. Ama o çarklar halkı, emekçileri, yoksullaştırmak, işsiz bırakmak, bir avuç zengini daha zengin etmek için dönüyor. Çarklar düşük gösterilen TÜİK enflasyonu ile halkın, emekçilerin cebinden alıp bir avuç patrona, yandaşa aktarmak için dönüyor. Dolayısıyla tekrar altını çiziyoruz. Yıllardır bu ülkeyi yönetenlerin kısa vadede de orta vadede de uzun vadede de tek bir programı vardır. O da emeği ile geçinenlere ve halka dayatılan Köleliğe ve Yoksulluğa Uyum Programdır.


İKİ TABLOLU BİR ÜLKE YARATILDI
Attıkları her adımda işte bu Köleliğe ve Yoksulluğa Uyum Programını hayata geçirenler iki tablolu bir ülke yaratmıştır. Geldiğimiz noktada Türkiye’de iki tablo ile karşı karşıyayız. Birinci tablo faizden, ranttan, emek sömürüsünden beslenen bir avuç asalağın ve arkasındaki iktidarın tablosudur. Bu tabloda bir avuç asalak iktidar eliyle besleniyor. Bir taraftan emek sömürü diğer taraftan vergi afları, muafiyetleri, teşvikler, ihaleler, dövize endeksli hazine garantileri ile semirdikçe semiriyor. Servetine servet katıyor. İkinci tablo ise onlar zenginleşirken her geçen gün daha fazla yoksullaştırılan, güvencesiz hale getirilen milyonların tablosudur. İşçisi, işsizi, kamu emekçisi, asgari ücretlisi, emeklisi, dar gelirlisi ile toplumun ezici çoğunluğunu oluşturanlar milyonların, emeğin ve halkın tablosudur. Alın teri ile emeği ile yaşam mücadelesi verenler, yoksullaştırılan milyonlar olarak hepimizi kapsayan bu tablo her geçen gün daha fazla kararmaktadır. 


Bugün Türkiye’de her dört kişiden biri işsizken, çalışan her iki kişiden birisi ise açlık sınırının altında kalan asgari ücretle ayakta kalmaya çalışıyor. Dört kişilik bir ailenin tüm fertleri asgari ücretle çalışsa dahi hane geliri yoksulluk sınırının altında kalıyor. Yoksulluk tüm toplumu sarmış durumda. Her iki kişiden birinin geliri açlık sınırının altında kalıyor. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığınca açıklanan Mayıs 2024 verilerine göre bu ülkede 17 milyon 114 bin 912 yurttaş yaşamını sosyal yardımlarla sürdürmeye çalışıyor. 9 milyon 444 bin 458 kişinin aylık geliri brüt asgari ücretin üçte birinin altında kaldığı için GSS primleri bütçeden karşılanıyor. 


“GÜVENLİ GELECEK İÇİN OMUZ OMUZA VERELİM”
Milyonlarca kamu emekçisine yoksulluk sınırının yarısını bulmayan bir maaş reva görülüyor. Kamu emekçilerinin eline geçen maaşın yarısını ilave seyyanen ödenek başta olmak üzere emekliliğe yansıtılmayan kalemler oluşturuyor. Milyonlarca kamu emekçisi çalışırken aldığı maaş emekliliğinde en az yarı yarıya düşeceği için emekli olamıyor. Her 3 emekliden birisi ise açlık sınırının yarısını bulmayan bir aylıkla, sadece 10 bin TL ile yaşam mücadelesi veriyor. Avrupa ülkelerinin en düşük emekli maaşı ortalaması 1294 Euro ile Türkiye’nin 5 katını aşıyor. Türkiye’nin emeklileri barınma, gıda, sağlık gibi temel ihtiyaçlarını bile karşılamazken Avrupa’nın emeklileri ise aldıkları maaşlarla dünya turuna çıkıyor. Buna rağmen altı aylık TÜİK enflasyon oranı %24,73 olarak açıklandığı için bugün kök aylığı 8 bin TL’nin altında olan 2 milyon emekli, yani her beş emekliden birinin maaşına bir kuruş dahi artış yapılmadı. Tüm kamu emekçilerini, emeklileri yıllardır hepimize kaybettiren bu yoksulluk ve sefalet düzenine karşı insanca yaşayacak ücret, güvenceli iş, güvenli gelecek mücadelesinde omuz omuza vermeye çağırıyoruz. Gelin; İnsanca yaşamaya yetecek bir ücret, adil bir vergi sistemi, halk için-emek için bütçe, güvenceli iş, güvenli gelecek için omuz omuza verelim.” >Aysel YILDIZ




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —