Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından açıklanan emekli ve memur maaşı zam oranını protesto eden Eğitim İş’e üye eğitim emekçileri, bir günlük iş bırakma eylemi yaptı. Eğitimciler, yaptıkları basın açıklamasıyla taleplerini dile getirdi
GAZİPAŞA’DA, Eğitim ve Bilim İşgörenleri Sendikası’na (Eğitim İş) üye eğitim emekçileri, Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan tarafından önce yüzde 25 olarak açıklanan ardından yüzde 30’a çıkarılan 2023 emekli ve memur maaşı zam oranını protesto etti. Bir günlük iş bırakma eylemi yapan sendika üyeleri, Cumhuriyet Meydanı’nda toplanıp basın açıklaması yaptı. Eğitim İş tarafından yapılan eyleme, Genel Sağlık İş Sendikası’na üye sağlık çalışanları da destek verdi.
“EMEKLİLERİN ÜCRETLERİ ASGARİ ÜCRETİN ALTINDA KALMIŞTIR”
Eğitim İş Gazipaşa İlçe Temsilcisi Ayşin Köse, Birleşik Kamu İş Antalya İl Başkanı Sadık Acar’ın hazırladığı basın açıklamasını Cumhuriyet Meydanı’nda okudu. Köse, “Hepinizin bildiği gibi asgari ücret geçtiğimiz günlerde 8500 TL olarak açıklanmıştır. Ülkenin bu ekonomik şartlarında asgari ücretin alım gücü açısından yüksek olmadığını hepimiz bilmekteyiz. Asgari ücrete yapılan artış sonrası ortalama memur maaşlarına baktığımızda asgari ücret ile memur maaşlarının neredeyse eşitlendiğini görmekteyiz. 2010 yılında asgari ücret 576 TL iken ortalama memur maaşı asgari ücretin üç katıydı. Günümüzde ise yeni açıklanan asgari ücret ile ortalama memur maaşları eşit seviyeye gelmiş emeklilerin ücretleri ise asgari ücretin altında kalmıştır” dedi.
“SORUN ASGARİ ÜCRETİN ÇOK ARTTIRILMASI DEĞİL”
Bahşiş dağıtır gibi zam oranı açıklandığını dile getiren Köse, “2022 yılında en düşlük emekli aylığı asgari ücretin 53 TL üzerindeyken yapılan son zamlarla birlikte asgari ücret en düşük emekli aylığının 3000 TL üzerine çıkmıştır. Sorun asgari ücretin çok arttırılması değil kamu çalışanları ve emeklilerinin ücretlilerinin komik ve acınacak artışlara maruz kalmasıdır. Cumhurbaşkanı8’nın önce yüzde 25 olarak açıkladığı sonra danışıklı bir şekilde yandaş sendikanın talebiymiş gibi önceden belirlenmiş yüzde 30 oranı bahşiş dağıtır gibi kamu çalışanlarına müjde olarak sunulmuştur” diye konuştu.
“SEFALET ARTIŞINI KABUL ETMİYORUZ”
Köse, “Yandaş sendikalar her ne kadar ülke şartlarını ve ekonomik krizi görmezden gelip her toplu sözleşme döneminde kamu çalışanlarını masada sattığı gibi bugün yine kuruluş amaçlarına göre hareket ederek verilen bu bahşişi ayakta alkışlamıştır. Kamu çalışanları ve emekliler olarak ülke şartlarına ve ekonomik krize bakılmaksızın açıklanan sefalet artışını kabul etmiyoruz. Kamu çalışanlarının görüşleri ve talepleri dinlenmeden kapalı kapılar ardında verilen bahşişleri kabul etmiyoruz. Kamu çalışanlarının ve emeklilerin maaşları olağanüstü dönemden geçtiğimiz bu süreçteki artış oranları açılan yarayı derinleştirmekten başka bir işe yaramayacaktır” dedi.
“BİZLER AÇLIĞA MAHKUM EDİLMEKTEYİZ”
Eğitim İş Gazipaşa İlçe Temsilcisi Ayşin Köse, açıklamasının şu sözlerle sürdürdü: “Kamu çalışanları ve emeklilerin maaşları tüm kamu sendikalarının talepleri doğrultusunda yeniden belirlenmelidir. Kamu konfederasyonları platformu olarak Kamu çalışanlarının en düşük maaşının yoksulluk sınırı olan 26 bin 124 liraya yükseltilerek enflasyon oranının da her ay seyyanen maaşlara yansıtılmasını talep ediyoruz. Kamu emekçileri düşük emekli maaşlarına mahkum edilmekte emekli olmamıza rağmen ölene kadara çalışmak zorunda bırakılmaktayız. Bu şartlarda bizler emekli hayatı yaşayamaz durumda kalırken torunlarımız ve çocuklarımızla vakit geçirme hakkımızdan yoksun bırakılmaktayız. Emekli olduğumuz zaman maaşlarımızdan yapılan yüksek kesintilerle maaşlarımızın yarısından fazlası elimizden alınarak bizler açlığa mahkum edilmekteyiz. En düşük kamu emekçisi maaşı ise asgari ücrete eşitlenerek her ay enflasyon farkı seyyanen eklenmeli ve emekli olduğumuz zamanki hayat standartlarımızı kaybetmemek adına emekli olduğumuz zamanki maaşlarımızın yakın bir maaş talep etmekteyiz.
GELİR VERGİSİ KAMU ÇALIŞANLARI İÇİN YÜZDE 15’TE SABİTLENMELİDİR
Yıllardır enflasyon altında maaş zammı alan memurların en büyük sorunlarından biride vergi yükünün ağır olmasıdır. Tüm memur ve diğer çalışanların maaşlarından gelir vergisi oranında kesintiler peşin yapılmaktadır. Her ne kadar vergi dilimleri yükseltilse de yılın ikinci altı ayında vergi dilimine girilmesine engel olmayacaktır. İkinci altı ayda yüzde yirmi vergi dilimine girilmesi nedeniyle yapılacak artış kepçe ile geri alınmaktadır. Bu nedenledir ki vergi dilim oranları kamu görevlileri için yüzde on beşle sabitlenmelidir.
SENDİKA SEÇME ÖZGÜRLÜĞÜNE DARBE VURAN YÜZDE İKİ BARAJI DERHAL GERİ ÇEKİLMELİDİR.
Yandaş sendikalar ve konfederasyonların hızla artan üye kayıplarının önüne geçmek adına iktidar ve ortağının oylarıyla getirilen yüzde iki barajı bir sonuç vermeyecek ve yandaş sendikaların üye kayıpları her geçen gün hızla artacaktır. İktidara geldiklerinde yandaş sendikaların üye sayılarını arttırmak adına kanunda yer alan yüzde beş üye barajını kaldıranlar bu defada kanunu kendi çıkarları adına hukuksuz bir şekilde kullanarak sendikalara dayatmışlardır. Kamu sendikaları ve konfederasyonlarının çabaları sonucu daha önce getirilmeye çalışılan yüzde bir üye barajının Danıştay tarafından anayasaya aykırı bulunarak yürütmenin durdurulmasına karar verilmişken iktidarın bu sefer yüzde iki barajı ile anayasa aykırı hareket etmesi yasanın gerekçesinde geçen sendikal hayatı güçlendirme amacını yansıtmamaktadır. Söz konusu düzenleme ülkemizdeki demokratik yaşamın ayrılmaz bir parçası olan sendika seçme özgürlüğüne aykırıdır. Sendikalar arasında yasa eli ile eşitsizlik yaratacak yüzde iki üye barajı ve tekel sendikacılık yaratma hayalinden derhal vazgeçilmelidir.
3600 EK GÖSTERGE HERKESİ KAPSAMALIDIR.
Kamu çalışanları arasında ayrım yapılmış birçok meslek grubu 3600 ek göstergeden yaralanırken birinci derecedeki kamu personeli 3600 ek göstergeden yaralanamamıştır. Bu durum adalet terazisini şaşırtmış kamu çalışanlarının büyük bir bölümü bu düzenlemeden yararlanırken geriye kalan kesim yararlanamamıştır. Talebimiz bu konuda açık ve nettir. Birinci dereceye düşen her kamu çalışanı 3600 ek göstergeden yaralanmalıdır.
MEMURUN İKRAMİYE HAKKI ARTIK VERİLMELİDİR.
Kamuda çalışan işçilere 1956 yılından itibaren her yıl ikramiye ödenmektedir. İkramiye ödemesi sendikalı olup olmamakla veya toplu sözleşmeyle olmayıp doğrudan doğruya kamu kurum ve kuruluşlarında işçi olarak istihdam edilmekle ilgili bir düzenlemedir. Kamu kurum Ve kuruluşlarında işçilerle birlikte çalışan çoğu kez aynı odayı paylaşan memurlara ise şimdiye kadar bir kuruş dahi ikramiye verilmemiştir. BAĞKUR emekli sandığı fark etmeksizin tüm emekliler yılda iki kez ikramiye alırken ikramiye almayan tek kesim memurlardır. Kamudaki bu ayrımcılık artık son bulmalı memurlarda ikramiyeden faydalanmalıdır.
Bununla birlikte ücretsiz kreş, ulaşım, yol, yemek, ek mesai ve kira yardımlarının tüm kamu çalışanlarına kapsayacak şekilde talep ediyoruz. Kamu kurumlarında çalışan sözleşmeli kamu emekçilerine koşul şart ve yıl dayatılmadan bir an önce tüm sözleşmeliler kadroya geçirilmeli sözleşmeli personel çalıştırma uygulaması ise artık ortadan kaldırılmalıdır. 1965 yılı şartlarına göre tanımlanan yardımcı hizmetler sınıfı aradan 57 yıl geçtikten sonra anlamını yitirmiştir. Söz konusu ihtiyaç ortadan kalkmıştır. Artık anlamını yitiren yardımcı hizmetler sınıfı kaldırılmalıdır. Bu kapsamdaki personelin yasa ile öğrenim durumlarına uygun memur kadrolarına geçirilmelidir.
Bugün yedi konfederasyon olarak tüm bu taleplerimizin karşılanması için hükümet uyarmak adına bir günlük iş bıraktık. Tek gücümüz emeğimiz ve oylarımızdır. Bugün iş bırakan ve iş bırakma kararımıza destek veren milyonlarca yurttaşımız bulunmaktadır. İktidara buradan tekrar sesleniyoruz iş bırakan bizleri destekleyen haksızlığa uğrayan milyonlarca kamu çalışanı, emekli, işçi, ev kadını, öğrenci ve toplumun tüm kesimlerinden aldığımız güçler bugün karşınızdayız. Kamu konfederasyonlar platformu olarak milyonlarca yurttaşımızın elinden aldığınız hayat standartlarını ve yıllardır uğradığımız hak kayıplarını iade edene kadar mücadele etmekten vazgeçmeyeceğimizi buradan bir kez daha ilan ediyoruz.”