Eğitim-Sen tarafından paylaşılan “Seçim Tutum Belgesi”nde şu ifadelere yer verildi: “14 Mayıs 2023 tarihinde yapılacak Cumhurbaşkanı ve milletvekilleri seçimlerine sayılı günler kaldı. Eğitim ve bilim emekçilerinin gerçek sözü ile işyerlerinde ve alanlarda özgür sesi olan Eğitim Sen olarak, 1 milyon 200 bin eğitim ve bilim emekçisinin taleplerini, uyarılarını MEB, YÖK ve siyaset kurumuna iletiyor, kamuoyu ile paylaşıyoruz. Bu seçimde, eğitim tarihinin çok önemli bir uğrağına tanıklık edeceğiz ve Türkiye’nin önümüzdeki yüzyılını belirleyecek bir karar alacağız.
Eşit ve özgür bir söylem alanı olan kamusal eğitim bir çöküş ile karşı karşıyadır. Mevcut siyasal iktidarın uyguladığı eğitim politikaları ile okullar ve üniversiteler, çocuklar ve gençleri geliştirmek, güçlendirmek ve özgürleştirmek yerine insan olmaktan doğan güçlerini geriletmekte, zayıflatmakta ve onları geleceğe etkin yurttaşlar olarak hazırlamaktan çok uzak durmaktadır.
Eğitim, öğrencileri, velileri ve eğitim emekçileri ile eğitim kurumlarında, evde ve sokaklarda tüm yurttaşlar ile etkileşen kamusal bir hizmettir. Eğitim emekçileri dahil, yurttaşlar olarak uygulanan sermaye politikaları ile yoksullaşıyor, yoksunlaşıyor ve yüksek enflasyon koşulları altında eziliyoruz. Türkiye’de gelir dağılımı her gün emekçiler aleyhine, eğitim emekçileri aleyhine kötüleşiyor.
İktidarın yaydığı korku kültürü ve toplumu dost-düşman olarak ayrıştırma, kutuplaştırma anlayışı ile birbirimizle konuşamıyor ve ifade özgürlüğümüzü yaşama geçiremiyor, demokratik ve özgürlükçü bir yaşama ulaşamıyoruz. Toplumsal cinsiyet ve cinsel kimlikler, etnik ve dinsel anlayış, siyasal görüş farkları toplumsal bir zenginlik değil, tehdit olarak algılanıyor ve ayrımcı ve ayrıştırıcı politikalar izleniyor.
6 Şubat Maraş depremlerinden bu yana geçen iki ayı aşan süre içinde çadır kentler ve çadır okullardan öte bir adım atılabilmiş değil! Konteyner kentler ve prefabrik evler inşa edilebilmiş değil! Depremden etkilenen yurttaşlar, çadırlarda kışın soğuğu ve baharın seli ile karşı karşıya kaldılar ve şimdi yaklaşan yazın sıcağı ile çadırlarda yaşamak mümkün olmayacak! Bu koşullar hem öğrenciler, hem veliler ve hem de öğretmenler ile idari, teknik ve yardımcı eğitim emekçileri için geçerli! Deprem illerinde ne eğitim hakkı yaşama geçirilmiş durumda ne de eğitim emekçilerinin sağlıklı ve güvenli barınma ve beslenme hakkı karşılanmış durumda! Depremin etkilediği kentlerde eğreti bir yaşam sürdürülmektedir.
Eğitim tarihinin en ayrımcı yasası olan Öğretmenlik Meslek Kanunu okullarda, öğretmenler odasında çalışma barışını çok olumsuz etkilemiştir. Bu yasa ile tüm eğitim emekçilerinin ekonomik ve özlük haklarını geliştirmek yerine genç öğretmelere “Sıranı bekle, sınava hazırlan!” denilmiş, öğretmenlerin bir kısmının maaşında kısmı bir iyileştirme yapılmış, eşit işe eşit ücret ilkesi ihlal edilmiştir. Yüksek ev kiraları, zorunlu temel ihtiyaç ürünlerine gelen zamlar maaşı ayın ilk haftasında alıp götürüyor. Ayrım gözetmeden tüm eğitim emekçileri yoksulluk sınırının altında bir maaşla yaşamlarını sürdürmeye çalışıyorlar.
Siyasal iktidarın “yerli ve milli” anlayışı ile aynılaştırılmak isteniyoruz. Bu ayrımcı tavır ile “yerli ve milli olmayanlar” keyfi kararlarla ihraç ediliyor, ayrımcı mülakatlar yoluyla işe alma süreçlerindeayıklanıyorlar. Yargı kararları yaşama geçirilmiyor, güvenilmez güvenlik soruşturmaları ve arşiv araştırması ile yurttaşlar yıldırılıyor, adeta farklı olana yaşam hakkı verilmiyor.
“Yaşadıklarımızdan öğrendiğimiz şeylerle” eğitim ve bilim emekçileri olarak, aşağıdaki taleplerle eşit, özgür, parasız, erişilebilir, anadilinde adil bir eğitim için oy vereceğiz!
¶ Eğitim ve bilim emekçileri, 100 yılı aşkın bir zamandır uğruna mücadele ettiği grev hakkıyla birlikte toplu iş sözleşmesi hakkını kullanmak, insanca geçim ve çalışma koşulları sağlamak için oy verecektir.
¶Eğitim ve bilim emekçileri, okullarda ve üniversitelerde yaşamın çoğul akışını durduran tek adam rejimine, bu rejimin okullardaki kopyalarına “artık yeter” diyecek, demokratik ve katılımcı bir eğitim sistemine oy verecektir!
¶ Eğitim ve bilim emekçileri, kamusal eğitimi ağır bir tahribata uğratan, bilimsel ve laik eğitimi yok sayan, cemaat ve tarikatların önünü açan, eğitimde özelleştirmeyi savunan, doğa sömürüsünün önünü açan eğitim politikalarına “artık yeter! diyecek; kamusal, bilimsel, laik, parasız, cinsiyet eşitlikçi, anadilinde, demokratik ve ekolojik bir eğitim için oy verecektir!
¶ Eğitim ve bilim emekçileri, öğretmenleri ayrıştıran, aralarında hiyerarşi ve eşitsizlik oluşturan ve eğitim emekçilerini yoksulluk sınırının altında yaşamaya zorlayan Öğretmenlik Meslek Kanunu ve diğer ayrımcı düzenlemelere “artık yeter!” diyecektir! Öğretmenler, idari, teknik ve yardımcı eğitim emekçileri, ILO-UNESCO ortak belgesi olan Öğretmenlerin Statüsü Tavsiyesi’ile uyumlu ve“eşit işe eşit ücret” ilkesini yaşama geçirecek yoksulluk sınırının üzerinde adil bir ücret sistemi için oy verecektir! Ayrıca eğitim ve bilim emekçileri yüzbinleri bulan öğretmen işsizliğine çözüm üretilmesi, özel sektör öğretmenlerinin kamuda istihdam edilen öğretmenlerle eşdeğer haklara sahip olması ve engelli öğretmenlerin sorunlarının ortadan kaldırılması için oy verecektir!
¶ Eğitim ve bilim emekçileri fiili OHAL ve KHK düzenine son verilmesi, KHK’ların yarattıkları tüm hak ihlalleriyle birlikte tasfiye edilmesi, haksız ve hukuksuzca ihraç edilenlerin işlerine iade edilmesi, hukukun ve adaletin egemen olduğu bir ülke için oy verecektir. Eğitim ve bilim emekçilerini haksız ve hukuksuz biçimde ‘kurum kanaati’ ile ihraç etmenin önünü açan, adil yargılanma hakkı, suçun şahsiliği, masumiyet karinesi gibi evrensel hukuk normlarını yok sayan ayrımcı ve otoriter politikalara “artık yeter” diyecek ve güvenceli iş ve güvenceli gelecek için oy verecektir!
¶ Kadın eğitim emekçilerinin çoğunlukta olduğu eğitim alanında, Bakanlık, il ve ilçe eğitim örgütlerinde kadınları dışlayan, okullarda ve üniversitelerde toplumsal cinsiyet eşitsizliklerini derinleştiren, karma eğitim ilkesini yok sayan, İstanbul Sözleşmesi’ni geri çeken ataerkil eğitim politikalarına “artık yeter!” diyecek ve toplumsal cinsiyet eşitliği, ILO 190 sayılı sözleşmesinin imzalanması, İstanbul Sözleşmesinin geri çekilme kararının geri çekilmesi, kız çocuklarının eğitim haklarının geliştirilmesi, kreşlerin yaygınlaşması, bakım emeği yükünün kadınların üzerinden alınması için oy verecektir.
¶ Eğitim ve bilim emekçileri, bilimsel ve laik eğitimi tahrip eden eğitim politikalarına “artık yeter!” diyecek ve birlikte yaşamın güvencesi olan gerçek ve özgür laiklik ilkesinin geçerlilik kazandığı, tarikat yapılarına desteğin kesildiği, eğitimdeki dinselleşmeye son verilip bilimsel temelde eğitimin yaygınlaştığı bir eğitim için oy verecektir.
¶ Eğitim ve bilim emekçileri, toplumun çoğul niteliğine aykırı olarak farklı dil ve kültürleri yok sayan, “yerli ve milli” tanımı altında eğitim yoluyla toplumu aynılaştıran ve otoriter bir yaklaşımla tekçi bir anlayışı dayatanlara “artık yeter!” diyecektir! Eğitim emekçileri, eşit, özgür ve demokratik bir cumhuriyetin inşası için oy verecektir!
¶ Eğitim ve bilim emekçileri, yıllardır deprem vergisi alınmasına karşın güvenli olmayan ve sağlıksız yapılaşmaya izin veren, deprem sonrasında yurttaşlarını enkazdan çıkaracak önlemleri alamayan politikalar nedeniyle büyük can kayıplarına yol açan, keyfi ve liyakat aramayan rant, faiz ve kar üçgenine hapsolmuş kent politikalarına “artık yeter!” diyecek ve toplumun tümüne ulaşan eğitim ve bilim emekçilerinden yana, nitelikli kamu hizmeti, sosyal konut, etkin bir toplu taşımadan ve doğadan yana bir kent politikasına oy verecektir!
¶ Bir ekip işi olan eğitim hizmetini yerine getiren eğitim emekçilerini böl-yönet anlayışı ile ayrıştıran istihdam politikalarına “artık yeter!” diyecek hizmetli memur, teknisyen ve sağlık hizmetleri personelinin özel hizmet tazminat oranlarının artırılması, 8. dereceye düşen tüm eğitim emekçilerine ek gösterge ödenmesi için oy verecektir.
¶ Eğitim ve bilim emekçileri, üniversiteleri sessizleştiren, akademik özgürlüğü yok sayan, üniversite bileşenlerinin karar süreçlerine katılımını, sendikal örgütlenme haklarını engelleyen, üniversiteleri tarikat ve cemaatlere açan, eğitim ve bilim emekçilerini güvencesizleştiren üniversite politikalarına “artık yeter!” diyecek ve demokratik ve özerk üniversite için oy verecektir.
Eğitim ve bilim emekçileri aşağıda ifade ettiğimiz talepleri gerçekleştirecek siyasal programlara destek verecektir:
- Eğitim temel bir haktır ve herkesin parasız yararlanabileceği kamusal bir hizmettir; piyasa koşullarına asla terk edilemez. Eğitim hakkından herkesin eşit ve parasız olarak yararlanması sağlanmalıdır.
- Eğitime ayrılan bütçe ilk aşamada en az iki kat arttırılmalıdır. Devlet okullarının tüm ihtiyaçları genel bütçeden karşılanmalı, eğitime yeterli bütçe, okullara ihtiyacı kadar ödenek ayrılmalıdır.
- Eğitim ve bilim hizmet kolunda en düşük ücret yoksulluk sınırının üzerinde belirlenmelidir.
- Ekonomik kayıplarımız, TL’de yaşanan değer kaybı ve satın alma gücündeki azalma üzerinden net bir şekilde hesaplanarak ödenmeli ve söz konusu fark, kamu emekçileri ve emeklilerin taban aylığına mutlaka yansıtılmalıdır.
- Öğretmen Meslek Kanunu’nda yer alan ekonomik iyileştirmeler bütün eğitim ve bilim emekçilerine ayrımsız ve eşit bir şekilde yansıtılmalı, öğretmenleri ayrıştıran ve ‘eşit işe eşit ücret’ ilkesiyle çelişen her türlü uygulamaya derhal son verilmesidir.
- Toplu sözleşme görüşmeleri kamu emekçilerinin büyük bölümünün izinli olduğu ağustos ayında değil, Ekim ayında yapılmalıdır.
- En az 50 çalışanın bulunduğu işyerlerinde bebek bakım üniteleri ile kreş açılmalı, çalışan sayısı 50’den az olan işyerleri birleştirilerek bu hizmet verilmelidir.
- Kadın çalışanların çalışma koşulları iyileştirilmeli, süt izinleri sağlıklı yürütülmeli, kadın çalışanlar için emzirme odaları sağlanmalıdır.
- Hizmetli memur, teknisyenler ve sağlık hizmetleri personellerinin özel hizmet tazminat oranları artırılmalı, 8. dereceye düşen tüm personele ek gösterge ödenmelidir.
- Tüm eğitim ve bilim emekçilerine yaptıkları işin önemi ve zorluğu dikkate alınarak her dört yıla bir yıl olmak üzere yıpranma hakkı verilmelidir.
- Çocuk ve aile yardımı ödenekleri, günün koşullarına uygun biçimde, arttırılmalıdır.
- Ebeveyn izinleri arttırılmalı ve ebeveynlere bu konuda kolaylıklar sağlanmalıdır.
- Öğretmen, hizmetli ve teknik personel açıkları sözleşmeli ya da güvencesiz istihdam ile değil, doğrudan kadrolu/güvenceli istihdam ile kapatılmalıdır.
- Eğitim ve bilim emekçilerinin tamamına yılda en az iki kez, iki maaş tutarında ikramiye ödenmelidir.
- Eğitimin temel bir insan hakkı olmasından hareketle özel öğretim kurumları kamulaştırılmalı, her türlü paralı eğitim uygulamasına son verilmelidir.
- Eğitim emekçilerinin emekli ikramiye ve aylıkları hesaplanırken, ek ders ve ek ödeme ücretleri de içerisinde olmak üzere, aylık ve aylığa bağlı parasal haklarının tamamı göz önünde bulundurulmalıdır.
- Öğretmenlerin faydalandığı toplu taşıma indiriminden ayrım yapmaksızın bütün eğitim emekçilerinin yararlanması sağlanmalıdır.
- Ek ders ücretleri arttırılmalı, 1 saatlik ek ders ücreti; 4. Derecenin 1. Kademesinden aylık alan bir öğretmenin, aylık ve aylığa bağlı parasal haklarının toplamının, bir öğretmenin aylık karşılığı girmek zorunda olduğu ders saatine bölünmesiyle elde edilecek miktar kadar olmalıdır.
- Resmî tatil olması nedeniyle ders görevini yerine getiremeyen öğretmenlerin, rahatsızlığı nedeniyle sağlık kuruluşlarına başvuran öğretmenlerin, öğrencilerin derse girmedikleri gün ve saatlerde öğretmenlerin ek ders ücretleri kesilmemelidir.
- Eğitim kurumlarında görev yapan yardımcı hizmetli ve memurlar eğitim öğretim hizmetleri sınıfına alınmalı; eğitim-öğretim yılına hazırlık ödeneğinden yararlanmaları sağlanmalıdır. Yardımcı hizmetlilerin yaptıkları fazla çalışma “fazla mesai” olarak kabul edilmeli ve yüzde yüz zamlı olarak ücretlendirilmelidir.
- Eğitim ve bilim emekçilerine kira yardımı, servis ya da yol parası ve yemek yardımı yapılmalıdır.
- Kalkınmada öncelikli yerleşim yerlerinde görev yapan kamu emekçilerine ek tazminat ödenmelidir.
- Eğitim öğretim tazminatı senede iki kez en az bir maaş tutarında olmalı ve ayrım yapılmaksızın bütün eğitim ve bilim emekçilerine ödenmelidir.
- Kamu emekçilerinin grevli toplusözleşme hakkı önündeki yasal ve fiili engeller kaldırılmalı, özgür bir toplusözleşme düzeni yaratılmalıdır.
- OHAL KHK’leri ile hukuk dışı bir şekilde hayata geçirilen ihraçlar ve açığa almalarla ilgili hukuksuz karar ve uygulamalara son verilmeli, hukuki deliller ve mahkeme kararları olmadan ihraç edilen tüm kamu emekçileri ve barış akademisyenleri derhal görevlerine iade edilmelidir.
- Eğitimde özellikle 4+4+4 sonrasında artan angarya çalışma ve iş yükü artışına paralel olarak meslek hastalıklarındaki artış dikkate alınarak gerekli önlemler alınmalıdır.
- Demokratik haklarını kullandıkları ve sendikal çalışmalara katıldıkları için her yıl çok sayıda eğitim ve bilim emekçisi soruşturmaya uğramakta, açığa alınmakta, sürgün ve cezalarla karşı karşıya kalmaktadır. Bu tür hukuksuzluklara derhal son verilmelidir.
- Eğitim programları, başta deprem felaketi, olmak üzere, artan doğa yıkımı, yangınlar, su baskınları gibi afetler, kötü kentleşme, insan hakları bilincinin yitimi, demokrasinin kaybı, eşitsiz ve adaletsiz gelir bölüşümü gibi ekonomik ve sosyal sorunları ve çözümleri kapsayacak biçimde yeniden gözden geçirilmelidir. Eğitim Fakülteleri eğitim programları da bu bağlamda yenilenmelidir. Eğitim programlarına dair tüm çalışmalara, Öğretmenlerin Statüsü Tavsiyesinde ifade edildiği gibi, eğitim sendikalarının demokratik katılımı sağlanmalıdır.
- İş güvencemizi ortadan kaldırmayı hedefleyen her türlü hazırlık ya da girişim derhal durdurulmalıdır.
- Eğitim kurumu yöneticileri, belli koşulları taşıyan öğretmenler arasından ve eğitim bileşenlerinin tamamının katılımı ile gerçekleştirilecek seçimlerle belirlenmelidir.
- Öğretmen mesleğini itibarsızlaştıran, eğitim ve bilim emekçilerinin emeğini değersizleştiren her türlü politika ve uygulamaya derhal son verilmelidir.
- Öğretmen açıkları kadrolu istihdam yoluyla kapatılmalı, ataması yapılmayan öğretmenler sorunu acilen çözülmelidir.
- Öğretmenlik mesleği açısından uluslararası düzeyde kabul gören en önemli belge olan “Öğretmenlerin Statüsüne İlişkin Tavsiyesine uygun bir düzenleme yapmalıdır.
- Millî Eğitim Bakanlığı’na bağlı tüm kurum ve kuruluşlarda çalışan ve eğitim-öğretim sınıfı dışında bulunan tüm personel eğitim-öğretim sınıfına tabi tutulmalı, ekonomik, sosyal ve özlük haklarda iyileştirme yapılmalıdır.
- Özel okullarda çalışan öğretmenler ekonomik ve özlük haklar bakımından devlet okullarında çalışan öğretmenlerle aynı haklara sahip olması için gerekli düzenlemeler yapılmalıdır.
- Norm kadro yönetmeliği taleplerimiz doğrultusunda değiştirilmeli, özellikle eşit işe eşit ücret uygulaması ile çelişen bütün uygulamalara son verilmelidir.
- Proje Okulları ile Tematik Mesleki ve Teknik Anadolu Liselerine duyuru yapılmadan ve başvuru alınmadan (dolayısıyla keyfi olarak) bakanlık ve valiliklerce, yönetici ve öğretmen atanmasına ve belli bir süre görev yapanların bu eğitim kurumlarındaki görevlerine son verilmesine olanak veren yönetmelik ve yönergeler yürürlükten kaldırılmalıdır.
- Aday öğretmenlere uygulanan performans değerlendirmesi ile adaylık sürecinin sonunda sözlü sınav yapılması uygulamasından vazgeçilmeli, buna ilişkin gerekli mevzuat değişikliği yapılmalıdır.
- Sendika yöneticisi olarak aylıksız izne ayrılanların aylıksız izin süreleri, sendika genel merkezinin bulunduğu ilin hizmet puanı göz önünde bulundurularak, hizmet puanlarına eklenmelidir.
- Aylıksız izne ayrılan sendika yöneticilerinin eşlerine, aylıksız izinli olarak geçirilen sendika yöneticiliği süresince, eş durumu özrüne dayalı yer değiştirme/görevlendirme olanağı tanınmalıdır.
- Görevde yükselme ve unvan değişikliği yönetmelikleri değiştirilmeli, yönetmelik, sınavlar ile görevde yükselme ve unvan değişikliklerinin her yıl yapılmasına olacak verecek biçimde düzenlenmelidir.
- Eğitim ve bilim hizmetleri hizmet kolunda örgütlü sendikaların da görüşü alınarak, Millî Eğitim Bakanlığı’na bağlı eğitim kurumları ile merkez ve taşra teşkilatında görev yapan öğretmenler dışındaki eğitim çalışanlarını kapsayacak (memur ve hizmetliler) atama ve yer değiştirme yönetmeliği hazırlanmalı ve yürürlüğe konmalıdır.
- Yardımcı Hizmetler Sınıfı kadrosunda görev yapan eğitim emekçilerinin çalışma saatleri belirsiz, yapmakla yükümlü oldukları işler tanımsızdır. Yöneticiler tarafından tebliğ edilen “Görevleriniz” konulu kurum içi görevlendirme yazılarında görev alanları keyfi olarak belirlenmektedir. Bu nedenle görev tanımları net olarak yapılmalı, görev yazılarının sonuna eklenen “Amirin verdiği diğer işleri yapar” ibaresi mutlaka kaldırılmalıdır.
- Yardımcı hizmetliler, idari ve teknik personele yönelik isteğe bağlı yer değiştirmeye ilişkin sorunlar çözülmelidir.
- Ailenin birliği esas alınarak eş durumu, sağlık sorunları göz önünde bulundurularak sağlık özrü, kamu emekçilerinin niteliklerinin arttırılmasına katkı sunacağı göz önünde bulundurularak öğrenim özrüne dayalı yer değişikliği istemleri önündeki engeller kaldırılmalıdır.
- Eğitim emekçilerinden; işverenin düzenlediği hizmet içi eğitime katılanlara bu eğitim süresince, yükseköğrenime devam edenlere (yıllık izinleri dışında) yılda bir ay, alanlarında yüksek lisans yapanlara bir yıl, alanlarında doktora yapanlara iki yıl, kurumunca yurt dışına öğrenim için gönderilenlere, bu öğrenim süresince, özlük haklarına hiçbir zarar gelmemek üzere izin verilmelidir.
- Örgün eğitim kurumlarının öğretmenleri, ilke olarak, üniversitelerin öğretmen yetiştiren fakülte, yüksekokul ve bölümlerini bitirenler arasından seçilmelidir.
- İl içi ve iller arası atamalarda her yıl yaşanan sorunlar taraflar mağdur edilmeden çözülmeli, hiçbir eğitim ve bilim emekçisi ailesinden koparılmamalıdır.
- Anasınıflarında kadrolu yardımcı personel sayısı arttırılmalı ve dersler 50 dakikadan 40 dakikaya indirilmelidir.
- Faranjit, varis, bel fıtığı, astım vb hastalıklar meslek hastalığı sayılmalıdır.
- Eğitim temel bir haktır ve herkesin parasız yararlanabileceği kamusal bir hizmettir; piyasa koşullarına asla terk edilemez. Öğrenci harçları, özelleştirme eğilimlerini güçlendirmektedir. Bu nedenle tamamen kaldırılmalı, öğrencilere eğitim ve araştırma gereçleri, barınma, beslenme ve ulaşım parasız sağlanmalıdır.
- Üniversite, öğrencisi, öğretim üyesi, idari personeli ve emekçileriyle bir bütündür. Üniversite emekçilerinin ve öğrencilerin örgütlenme ve siyaset yapma hakları önündeki tüm engeller kaldırılmalı, tüm üniversite emekçilerine koşulsuz iş güvencesi sağlanmalı, toplu sözleşmeli, grevli sendika hakkını kullanmaları yönünde engelleyici değil, kolaylaştırıcı olunmalıdır.
- Akademik özgürlüğün, ifade özgürlüğünün, sendikal hak ve özgürlüklerin önündeki tüm engeller kaldırılmalıdır.
- Tüm karar ve denetim süreçlerinde üniversite bileşenlerinin tümü yer almalıdır. Karar ve denetim süreçlerinde kişilerin değil, kurulların egemenliğini esas alan eşitlikçi, özgürlükçü, demokratik özyönetim ve özdenetim modeli hayata geçirilmelidir.
- Hali hazırdaki disiplin mevzuatının, özgür ve demokratik üniversite ile bağdaşan bir tarafı yoktur. Özgür düşüncenin önüne engel koyan disiplin mekanizmaları terk edilmeli; yerine tüm bileşenlerce oluşturulan “ortak yaşam ilkeleri” hayata geçirilmelidir.
- KHK’ler ile haksız ve hukuksuz biçimde ihraç edilen barış akademisyenleri, eğitim ve bilim emekçileri derhal görevlerine iade edilmelidir.
- Yükseköğretim alanında eşit işe eşit ücret verilerek, ders ve araştırma sürecinde eşit katkıların eşit değerlendirmesi yapılmalıdır. Ek göstergeler yoluyla hiyerarşik ücretlendirmeden vazgeçilmelidir.
- Yükseköğretim alanındaki tüm ek ücret ve ödemeler görev alan tüm personel arasında adil bir şekilde dağıtılmalıdır.
- 50/d, 33/a, 35, ÖYP gibi maddelerle istihdam edilen araştırma görevlileri arasında görev ve haklar açısından yapılan her türlü ayrımcılığa son verilmelidir.
- Üniversiteler kurumsal özerkliği zedelenmeden mali yönden kamu denetimine açık olmalıdır.
- Kadro sorunları bekletilmeden çözülmelidir. Kadrolar sürekli olmalı, yükseköğretim emekçilerine gelecek kaygısı yaşatılmamalıdır.
- Doktorasını tamamlamış araştırma görevlileri ek koşul aranmaksızın doktor öğretim üyesi/yardımcı doçent kadrolarına atanmalı, bu kadrolar iş güvencesi sağlayacak şekilde yeniden biçimlendirilmelidir.
- Merkezi biçimde yürütülen görevde yükselme sınavı ile idari kadroların tümünde yükselme imkânının sağlanması, liyakat esasının daha çok dikkate alındığı bir sistemdir. Daire başkanlıkları gibi kadrolara alanındaki kişiler girebilmelidir (kütüphanecinin kütüphane ve dokümantasyon daire başkanlığına yükselebilmesi gibi). Bu kadrolara atamanın da görevde yükselme gibi sınavlarla belirlenmesi gerekmektedir. Sınavlara giren adayların uzmanlık alanı ve kıdem gibi kriterleri baz alınarak puanları hesaplanmalı, sınav ile aldıkları puan ile bu puan toplamına göre bir değerlendirme yapılmalıdır.
- Geliştirme ödeneğinin adil bir şekilde akademik personel yanında idari personele de dağıtılması gerekmektedir.
- ÖSYM’nin yaptığı sınavda idari personel de görev alabilmelidir.
- 13-b/4 ile keyfi görev yeri değişiklikleri sonlandırılmalıdır. Bu tipte görevlendirmelerde çalışanın rızası ve fakülte kurulu karar mekanizmaları hayata geçirilmelidir.
- Kadınlara yönelik psikolojik, fiziksel taciz ve şiddet kabul edilemez. Üniversitede kadına yönelik pozitif ayrımcılık politikaları uygulanmalıdır.
- Üniversitelerde mobbing (işyerinde psikolojik yıldırma), başta iş güvencesinin ortadan kaldırılması, kişilere aşırı yetkiler tanınması ve mevcut hiyerarşik yapı nedeniyle, ciddi bir sorun haline gelmiştir. Bunun önüne geçecek politikalar ve mekanizmalar üretilmeli, kurullar oluşturulmalıdır.
Üniversitedeki kameralar, parmak izi vb. mekanizmalar ortadan kaldırılmalıdır. Bu mekanizmaların çalışanları ve öğrencileri fişlemeye yönelik kullanıldığı ortadadır. Benzer şekilde benzer amaçlara hizmet eden turnike sistemi, kartlarla açılan kapılar gibi uygulamalar da sona erdirilmelidir."