EĞİTİM-SEN’DEN ÖMK TEPKİSİ

.

GÜNDEM 5.07.2024 11:02:00 0
EĞİTİM-SEN’DEN ÖMK TEPKİSİ

Eğitim Sen Gazipaşa İlçe Temsilcisi Nuray Güler, TBMM’ye sunulan “Öğretmenlik Mesleği ve Millî Eğitim Akademisi Kanunu Taslağı” hakkında eleştiride bulunarak; “Öğretmenlik mesleğini, çalışma koşullarını, ekonomik ve özlük haklarını dar bir çerçevede düzenlemek doğru değildir.” dedi.


ANAYASA Mahkemesi’nin Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun bazı maddelerini iptal etmesinin ardından TBMM’ye sunulan “Öğretmenlik Mesleği ve Millî Eğitim Akademisi Kanunu Taslağı” hakkında eleştiride bulunan Eğitim Sen Gazipaşa İlçe Temsilcisi Nuray Güler, “Öğretmenlik mesleğini, çalışma koşullarını, ekonomik ve özlük haklarını dar bir çerçevede düzenlemek doğru değildir.” Diyerek tepkisini dile getirdi. 


‘EŞİT İŞE EŞİT ÜCRET’ İLKESİYLE ÇELİŞEN HER TÜRLÜ UYGULAMAYA SON VERİLMELİDİR


Açıklamalarına ve eleştirilerine devam eden Eğitim Sen Gazipaşa İlçe Temsilcisi Nuray Güler, şöyle konuştu; “Siyasi iktidar ve Millî Eğitim Bakanlığı (MEB), bugüne kadar defalarca yaptığı gibi, masa başında hazırlanmış meslek kanunu ile eğitim emekçilerinin çalışma ve yaşam koşullarını tek taraflı olarak düzenlemeye çalışmaktadır. Anayasa Mahkemesi’nin Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun bazı maddelerini iptal etmesinin ardından, kapalı kapılar ardında, kanunun asıl muhatabı olan öğretmenlerin ve sendikaların iradesi dışında, öğretmenlerin haklarını ve taleplerini dikkate almadan yeniden düzenlenmiş ve “Öğretmenlik Mesleği ve Millî Eğitim Akademisi Kanunu Taslağı” adı altında TBMM’ye sunulmuştur.  Öğretmenlik Meslek Kanunu (ÖMK) düzenlemesi ilk gündeme getirildiğinde, öğretmenlik mesleğini itibarsızlaştıran, öğretmenlerin ekonomik sorunlarına çözüm üretmeyen, eşit işe eşit ücret ilkesini ortadan kaldıran, özlük haklarını zayıflatan ve öğretmenler arasındaki ayrımcılığı ve eşitsizliği derinleştiren bir içeriğe sahip olduğu yönünde yoğun eleştiriler almıştır. MEB ise ÖMK’ye yönelik bütün eleştirilere kulaklarını tıkamış ve bildiğini okumaya devam etmiştir. Sendikamızın ve öğretmenlerin temel talebi, ÖMK’de yer alan ekonomik iyileştirmelerin bütün eğitim ve bilim emekçilerine ayrımsız ve eşit bir şekilde uygulanması, öğretmenleri ayrıştıran ve ‘eşit işe eşit ücret’ ilkesiyle çelişen her türlü uygulamaya derhal son verilmesidir.


ÖĞRETMENLİK MESLEĞİ, GENEL KÜLTÜR, ÖZEL ALAN EĞİTİMİ VE ÖĞRETMENLİK MESLEK BİLGİSİ GEREKTİRİR


Öğretmenlik Meslek Kanunu’na göre 2022’de 516 bin 974 öğretmen uzman öğretmen, 66 bin 679 öğretmen ise başöğretmen unvanı alırken, 2023’te ise 69 bin 881 öğretmen uzman öğretmen, 3 bin 891 öğretmen de başöğretmen unvanı kazanmıştır. Günümüz itibariyle diğer meslektaşları ile aynı işi yapan öğretmenlerden uzman unvanı alanlar 4 bin 304 lira, başöğretmen unvanı olanlarsa 8 bin 608 lira eğitim-öğretim tazminatı almaktadır. Yeni Öğretmenlik Mesleği ve Millî Eğitim Akademisi Kanunu Taslağı, eğitim-öğretim hizmetlerini yürüten öğretmenlerin seçimi, yetiştirilmesi, atanması, hakları, ödev ve sorumlulukları ile kariyer basamaklarında ilerlemeleri gibi konuları ve Millî Eğitim Akademisi’nin kurulmasını düzenlemektedir. Öğretmenlik mesleği, genel kültür, özel alan eğitimi ve öğretmenlik meslek bilgisi gerektiren bir ihtisas mesleği olarak tanımlanmıştır. Öğretmen olarak istihdam edilecekler, belirli yükseköğretim programlarından mezun olmalı ve hazırlık eğitiminde başarılı olmalıdır. 


ÖMK’DA ÖĞRETMEN ADAYININ MESLEK TERCİHİNDEN EMEKLİLİĞE KADAR GEÇEN SÜRECE İLİŞKİN TÜM AŞAMALARI YER ALMIYOR


Kanun taslağı gerek hazırlanış biçimi gerekse sınırlı içeriği açısından meslek kanunu olmaktan uzaktır. Öğretmenlik mesleği gibi 18 milyona yakın öğrencinin eğitim hakkını ve bir milyonu aşkın öğretmenin mesleğini, çalışma koşullarını, ekonomik ve özlük haklarını dar bir çerçevede düzenlemek doğru değildir. Kanun tasarısında, özel okul ve kurslarda öğretmenlik yapan meslektaşlarımızın başta taban ücret düzenlemesi olmak üzere temel ekonomik ve sosyal hakları, ücret ve çalışma koşulları ile ilgili hiçbir düzenleme olmaması önemli bir eksikliktir. Meslek kanunu olan diğer mesleklere (doktorluk, mühendislik, mimarlık, avukatlık, eczacılık) bakıldığında kamu-özel ayrımı yapmadan o mesleği icra eden herkesin ilgili meslek kanunu kapsamında olduğu görülmektedir. Diğer meslek gruplarına ilişkin meslek kanunlarında daha bütüncül ve kapsayıcı bir yaklaşım söz konusu iken, Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun da bir öğretmen adayının meslek tercihinden emekliliğe kadar geçen sürece ilişkin tüm aşamaların yer almaması bir diğer önemli eksikliktir. Kanun taslağında öğretmenlerin gerçek ihtiyaçlarının ve beklentilerinin neler olduğuna yeterince bakılmaması ve toplumsal statülerini iyileştirmeye yönelik geniş kapsamlı bir çalışma yapılmaması en önemli sınırlılık olarak dikkat çekmektedir.


FARKLI STATÜ VE UNVANLAR, OKULLARDA KATI VE HİYERARŞİK ÇALIŞMA İLİŞKİLERİNE NEDEN OLACAK


Kanunun öğretmen ve yöneticilerin niteliklerinin belirlenmesi, atama ve görevlendirmelerde liyakat ve kariyer esaslarına uyulması, mesleki gelişimlerinin sağlanması gibi ilkeleri içerdiği belirtilmektedir. İlk bakışta liyakat ve kariyer esaslarına uyulması önemli bir ilke olmasına rağmen, Türkiye’de bu tür süreçlerin şeffaf ve adil bir şekilde yürütülmesi konusunda geçmişte yaşanan sıkıntılar göz önüne alındığında, bu ilkenin uygulamada ne kadar etkili olacağı konusunda endişeler bulunmaktadır. Ayrıca, öğretmenlerin mesleki gelişimlerinin sağlanması için gerekli olan kaynakların yeterli olup olmadığı belirsizdir. Ayrıca, MEB’in geçmiş yıllardaki uygulamaları dikkate alındığında söz konusu cezaların uygulanmasında keyfi uygulamalara yol açabilecek açık noktalar bulunmaktadır. Siyasi iktidar, öğretmenler arasında halen var olan sözleşmeli, kadrolu, ücretli öğretmen ayrımlarına yenileri eklemekle kalmamakta, eğitim sisteminin rekabetçi ve eleyici yapısını daha da pekiştirecek adımlar atmaktadır. Öğretmenlik zaten bir uzmanlık mesleğidir. Bu temel gerçeği yok sayarak, öğretmenleri kariyer basamaklarına göre bölmek, farklı ücret politikaları üzerinden ayrıştırmak, öğretmenler arasındaki ilişkilerin ve mesleki dayanışmanın bozulmasına neden olacaktır. Yapay olarak oluşturulan farklı statü ve unvanlar, zaman içinde giderek belirginleşen sınıfsal ayrışmalara, okullarda katı ve hiyerarşik çalışma ilişkilerinin oluşmasına yol açacaktır. >Aysel YILDIZ


Anahtar Kelimeler: EĞİTİM-’ TEPKİSİ