“Gazipaşa sahilleri ranta kurban gitmesin” diyerek Antalya’da basın açıklaması yapan Gazipaşa Hepimizin Platformu, ilçe sahillerinde 5 yıldızlı otellerin yerine, eko turizm yapılabileceği turizm modeli önerisinde bulundu.
‘Gazipaşa Hepimizin Platformu’ Selinus ve Koru sahillerini betonlaşmaya açacak imar planlarına karşı bir araya geldi. Çevreciler cumartesi günü saat 14.00’te Attalos Heykeli önünde basın açıklaması düzenledi. Gazipaşa Hepimizin Platformu adına basın açıklaması yapan Ziraat Mühendisi Yavuz Çetin şu ifadelere yer verildi: “Değerli Antalya Halkı, değerli demokratik kitle örgütü temsilcileri, değerli meslek odaları temsilcileri, değerli çevre bileşenleri, aramızda bulunan değerli siyasi parti temsilcileri ve değerli basın temsilcilerimiz. Şu anda burada yanımızda olmanız bizim için çok değerli. Verdiğiniz güç için ayrı ayrı tüm katılımcılara teşekkür ediyoruz. Gazipaşa son yıllara kadar ulaşımın da biraz zor olması nedeniyle hala tüm doğallığını, yerel yaşam kültürünü, dokumalarını, türkülerini, manilerini, şiirlerini, yayla anılarını ve özlemini, kendi içinde koruyan, sürdüren bir yaşam alanıdır. Kıyılarında ve dağlarında görkemli antik kentleri bulunan bir ilçe. Kumsallarında oluşumu devam eden, doğal havuzlarımızı da oluşturan yalı taşları. Gazipaşa’nın denize dik inen, yamaçlarının arasında, küçük üç kumsal kıyısı var. Ve bu kıyılar ender bulunan doğal güzellikleri nedeni ile sit alanı. Tüm dağ köyleri ile, tüm merkez mahalleleri ile bu küçük üç kıyımız, tüm ilçemizin nefes alma noktası. Hem insanlarımız için, hem yetiştirdiğimiz ürünlerimiz için, hem de buralarda süren doğal yaşam için. Ve şu anda öyle bir planlama yapıldığını görüyoruz ki bu kıyılarda, ne sit alanı olduğu dikkate alınmış, ne kıyı doğal yaşam alanları, ne de ilçe halkı. Modası geçmiş, yıllar öncesinin yanlış turizm anlayışı, her şey dahil devasa otel sıraları, ilçe halkına hiç kıyılarına ulaşma hakkı tanınmadan uygulanmaya çalışılıyor şimdi.
Oysa biz biliyoruz ki kendi kaynaklarınızı, kendi kıyı alanlarınızı kullanamadığınız zaman esaret başlar. Karşı olduğumuz sadece deniz kıyılarına ulaşamamak değil, bir ilçe halkını, oradaki doğal yaşamı, arkadaki tarım alanlarını yok sayan bu anlayıştır. Gazipaşa Halkı geçmişte nasıl yağmaya boyun eğmemiş ve bizzat Atamızın eliyle Atamızdan adını almışsa, aynı duruşla şimdi de yağmaya boyun eğmeyecektir. Konumlandığı alandaki tüm yaşamı ezerek gelecek olan bu turizm anlayışı ne virüs dinledi, pandemide herkesin eve kapandığı günlerde geri adım attı, ne geçtiğimiz günlerde yaşadığımız büyük depremde… Ve konumlandığı mahallenin nüfusundan fazla kişi barındıracak olan ilk devasa beton otelin Çed toplantısı da büyük depremin üçüncü günü yapıldı. Biz bilimsel raporların, bilirkişi raporlarının, kamu yararına çalışan meslek odalarının, baronun karşı olduğu, askı süreçleri de dahil olmak üzere halkla hiç paylaşılmadan uygulanmaya çalışılan ve doğanın sesinin reddettiği bu planlamayı reddediyoruz.
İlçemizin en önemli bölgesinden, tüm kıyı alanlarımızdan söz ediyoruz. Oysa olması gereken halkla birlikte, halkı bilgilendirerek, tüm ilçeyi düşünerek, doğayı koruyarak, sevgiyle, mutlulukla, huzurla yaşanacak alanlar yaratmak olmalıydı. Planlamalar insanların doğa ve çevresiyle barışık yaşamalarını sağlamak üzere, kamu yararı için yapılmalıdır. Planlama insan zaaflarını ve rant dürtülerini uyandırmamalıdır. Bir kıyı planlaması sadece denize nazır kentsel arsa üretimine dönük önünde ilçe halkını istemeyen bir anlayışla yapılırsa, spekülatörlerin iştahını kabartır ve o toprakların gerçek sahipleri ve gerçek ihtiyacı olan insanlar asla bu alanların sahibi olamazlar ve bu alanlardan yararlanamazlar. En kötüsü de bir yerleşimin en önemli alanının, tüm kıyılarının planlanması işinin en büyük arazi toplayıcılardan birine devredilmesidir. Tüm ilçe halkının yüzyıllar sürecek olan geleceğini arazi spekülatörlerine emanet etmek.
Bu derece değerli tarım topraklarına sahip, sahillerinde açık alanda muz, mango gibi tropikal meyvelerin yetiştirildiği bu eşi bulunmaz tüm Gazipaşa sahilleri şimdi devasa otellerle adı turizm olan bir sisteme verilmek istenmektedir. Diğer bir deyişle, bu topraklar büyük otellerin oluşturduğu beton bloklarla kaplanarak yok edilmek istenmektedir. Bütün dünyada zararları anlaşılarak, sahilleri betona çeviren bu otellerden vazgeçilirken, Akdeniz ve Ege sahillerinde yeterince böyle oteller varken, Gazipaşa’nın tropikal sahilleri yok edilmek istenmektedir. Üstelik, turizme açılacak her şey dahil gibi halkla buluşmayan bir sistemle kurulan bu otellerin ilçe halkına da bir yararı yoktur. Sadece tropikal meyvelerin alanları yok olacaktır. Yüzyıllar boyunca oluşmuş bu tarım alanlarının beton kaplanarak yok olmasına karşıyız. Böyle büyük otellerin yapılması sadece kapladıkları alanları yok etmekle kalmayacak Gazipaşa’nın tarım ve yaşamsal değerlerine zarar verecektir. Dolayısıyla bu otellerin yapılması, çok değerli ve bulunmaz toprak ve mikroklimaya sahip Gazipaşa’nın tarımına büyük zararlar verecektir. O nedenle tüm kıyı bandımızda bu tür devasa otellerin yapılmasına karşıyız. Gazipaşa’nın turizme elbette gereksinimi vardır ama bunun yolu betondan ibaret ve her şey dahil oteller değildir. Gazipaşa’nın turizmi eko turizm olmalıdır diyor ziraat mühendislerimiz.
Yapılması gereken, önce kapalı kapılar ardında kotarılan bu planların iptal edilmesi ve ilçemizde bir çalıştay düzenlenmesidir. Gazipaşa’nın doğallığının bugünkü önemi, tüm kıyılarımız düşünülerek konusunun uzmanı bilim insanlarınca, üniversitelerin ilgili bölümlerince, meslek odalarınca değerlendirilmeli, turizmin dünyada ilerlediği nokta, bugün ve gelecekte geçerli turizm modeli ortaya konulmalı, ilçe halkının kıyılara ulaşımı, tarımımız, doğal yaşam ve coğrafyamızın doğal verilerinin korunması öncelikli olarak düşünülmeli, kıyılardaki arazi sahiplerinin de kaybetmeyeceği, tüm ilçe halkının kazanacağı, bilimin rehberliğinde bir planlama ortaya çıkarılmalıdır.”