ALZHEİMER'DA DOĞRU TEŞHİS ÖNEMLİ

SAĞLIK 20.09.2021 14:20:10 0
ALZHEİMER

Gazipaşa İlçe Sağlık Müdürlüğü tarafından 1-30 Eylül Dünya Alzheimer Ayı nedeniyle açıklama yapıldı. Açıklamada,  beyin hücrelerinin zamanla ölümüne bağlı olarak hafıza kaybı, bunama (demans) ve genel anlamda bilişsel fonksiyonların azalması şeklinde gelişen tıbbi durumun Alzheimer hastalığı olarak adlandığı belirtildi.

 

BASİT UNUTKANLIKLARLA BAŞLIYOR

 

İlçe Sağlık Müdürlüğü’nden yapılan açıklamada, “Başlangıç evresinde yalnızca basit unutkanlıklarla kendini belli eden hastalık, zaman geçtikçe hastanın yakın geçmişte yaşadığı olayları unutmasına ve aile fertleri ile yakın çevresini tanıyamamasına kadar ilerleyebilir. Hastalığın daha ileri evrelerinde ise hastalar temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanarak bakıma muhtaç duruma gelmektedirler. Alzheimer hastalığının iki farklı cinsiyetteki görülme sıklığını araştıran çalışmalara bakıldığında kadınlarda Alzheimer hastalığının görülme sıklığının erkeklere oranla hafif düzeyde daha yüksek olduğu görülür. Fakat bu durumun kadınlarda ortalama yaşam süresinin daha yüksek olması ile de ilişkili olabileceği ihtimali üzerinde durulmaktadır. 65 yaş üzerindeki grubun yüzde 4’ünde, 85 yaş üzerinde ise yüzde 20 oranında görülmektedir.

 

 Alzheimer hastaları, genellikle bilişsel ve davranışsal alanda performans düşüklüğü şikâyetleriyle kliniklere başvurur. Hastalığın başlangıç evresine dair belirtiler daha hafif olmakla birlikte ileri evredeki hastalarda bulgular daha belirgindir. Alzheimer başlangıcı belirtileri genellikle küçük çaplı hafıza sorunları olmakla birlikte son günlerdeki konuşmaların, yaşanan olayların unutulması; kişilerin, nesnelerin ve yerlerin isimlerinin hatırlanamaması gibi semptomları içerir.

 

YAŞLANDIKÇA RİSK ARTIYOR

 

İleri yaş Alzheimer hastalığı için bilinen en büyük risk faktörüdür. Alzheimer, normal yaşlanmanın bir parçası değildir; ancak yaşlandıkça Alzheimer hastalığına yakalanma olasılığı artar. Genç yaşlarda olan birinci dereceden bir akrabası (anne-baba veya kardeşi) hastalığa yakalananlar, Alzheimer gelişme olasılığı diğer kişilere göre biraz daha yüksektir. Aileler arasında Alzheimer'ın genetik mekanizmalarının çoğu büyük ölçüde açıklanamamıştır ve genetik faktörler karmaşık bir yapıdadır.

 

ZAMANINDA VE DOĞRU TEŞHİS ÖNEMLİ

 

 Alzheimer, yaşlanma sürecinin bir parçası olarak düşünülmemelidir. Zamanında ve doğru teşhis yapılması, gelecek için yapılacak hazırlıklar ve erken tedavi için büyük önem taşır. Teşhis için kullanılan tek bir test olmasa da birçok tıbbi tanı testi bir arada kullanılarak hastalığın doğru teşhisi yapılabilir. Alzheimer belirtileri görülen hastalar çoğunlukla nöroloji kliniklerine yönlendirilir. Uzmanlar tarafından teşhisin koyulabilmesi için hastanın sağlık geçmişi, ilaç kullanımı gibi konuların yanı sıra, günlük aktiviteleri gerçekleştirebilme ve kişisel ve davranışsal değişiklikler hakkında da sorular cevaplanmalıdır.

 

KESİN TEVDİSİ YOK

 

Alzheimer hastalığının kesin bir tedavisi yoktur ancak ilaç ve semptomatik tedavi ve davranışsal uygulamalarla Alzheimer hastasının anlama ve kavrama yeteneği ile davranışsal (giyinme, yemek, diş, banyo, temizlik, yakınlarını tanıma) bulgularında oluşan sorunların azalmasına yardımcı olunabilir. Uzmanlar tarafından kesin bir şekilde Alzheimer olarak teşhis edildikten sonra, tedavi süreci başlar. Bu süreç kişiden kişiye, hastanın yaşına ve Alzheimer’ın düzeyine göre değişebilir.  Alzheimer’ın yol açtığı bazı semptomları yatıştırmak için belirli ilaçlar ve uygulamalar vardır. Alzheimerlı hastaların mümkün olduğunda bağımsız yaşamasını sağlamak için ev ortamında dolaşmayı rahatlatacak değişimler yapmak ya da etrafa hatıraları tetikleyici nesneler ve notlar bırakmak söz konusu uygulamalardan bazılarıdır.

 

Alzheimer tamamen önlenebilir bir hastalık değildir; ancak yaşam tarzındaki bir dizi değişiklikle birlikte risk faktörleri bir nebze azaltılabilir. Bilimsel araştırmalar; sağlıklı beslenme, egzersiz yapma gibi kardiyovasküler hastalık riskini azaltmaya yönelik adımların Alzheimer hastalığı ve bunamaya neden olan diğer bozuklukları geliştirme riskini de azaltabileceğini göstermektedir” denildi.