GAZİPAŞA’NIN Kahyalar Mahallesi Asarcık Mevkii’nde yaşayan 3 kız çocuğu annesi Seher Özyiğit (44), 2015 yılında lenfoma kanserine yakalandı. Hastalık nedeniyle 4 ay gibi kısa bir sürede 20 kilo kaydeden Özyiğit’in kol ve boyun bölgesinde şişlikler meydana geldi. Vücudunun çeşitli bölgelerinde ilerleyen sinsi hastalık, Özyiğit’in gözüne de sıçradı. Göz ardında çıkan kanser hücreleri nedeniyle görme kaybı yaşayan Özyiğit, kocası Nazif Ali Özyiğit (46) tarafından Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne götürüldü. Burada yapılan muayene ve tahliller sonucunda Özyiğit’e lenfoma kanseri teşhisi konuldu. Tedavisine Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde devam edilen Özyiğit’in kemoterapi nedeniyle saçları döküldü. Kızları Naciye Özyiğit (18), Mercan Özyiğit (16) ve Merve Özyiğit (10) için yaşama sıkı sıkı sarılan Seher Özyiğit, kasım 2018’de kök hücre nakli olduktan sonra taburcu edildi. Kocası tarafından Gazipaşa Halk Eğitim Merkezi’nde el sanatları kursuna yazdırılan Seher Özyiğit, burada hastalığını unuttuğunu, halk eğitim kursu sayesinde hastalığının ciddi anlamda iyileşme sürecine girdiğini belirtti.
GAZİPAŞA SEHER HANIMI SERGİ AÇILIŞINDA TANIDI
Gazipaşa, Seher Özyiğit’i geçtiğimiz hafta açılan Gazipaşa Halk Eğitim Merkezi yılsonu sergisinde yaptığı konuşmayla tanıdı. Sergi açılışında konuşan ve burada kanser hastası olduğunu belirten Özyiğit, halk eğitim kursları sayesinde iyileşme sürecine girdiğini ve hastalığını gittiği el sanatları kursunda unuttuğunu anlatmıştı. Haber merkezimiz Seher Özyiğit’i Gazipaşa Halk Eğitim Merkezi’nin açtığı yılsonu sergisinde ziyaret etti. Burada, Özyiğit hastalık öncesi ve sonrasında yaşadıklarını gazetemize anlattı.
“HASTANE DOKTOR NEDİR BİLMEZDİM”
Kanser hastalığına yakalanmadan önce ağrı kesici dahi kullanmadığını dile getiren Seher Özyiğit, “Gazipaşa’ya Sarıveliler’den gelin geldim. 3 kız annesiyim. Gayet iyi ve sağlıklı bir yaşantım vardı. Ben ağrı kesici kullanan bir insan değildim. Hastane ve doktor nedir bilmezdim. Ama yaşadığım rahatsızlıktan dolayı kilo kaybı yaşadım. 4 ayda 20 kilo verdim ve yatağa düştüm. Gazipaşa ve Alanya’da yapılan muayenelerde hastalığımın teşhisi konulmadı. Eşim daha sonra beni Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne götürdü. Burada 15 günlük bir muayene süreci geçirdim. Ardından özel bir hastaneye gittim. Burada bana verilen ilaç ve serumlarla kendimi biraz iyi hissetim ve evime geldim. Bir müddet sonra kolumda yuvarlık bir cisim çıktı. Aynı günün sonunda sabah katlığım zaman aynı yuvarlak cisimler boyun bölgemde de oluşmuş. Bir süre sonra bu cisimler göz ardında da çıkmış ve ben görme kaybı yaşadım. 40 gün boyunca göremediğimi herkesten sakladım” dedi.
“BENİ SAÇLARI DÖKÜLMÜŞ İNSANLARIN ARASINA YATIRDILAR”
Kendisine konulan lemfoma kanseri teşhisinden sonra moral ve vücut direnci olarak düştüğünü anlatan Özyiğit, “Yaşadığım hastalık henüz netleşmemişti ama ben erimiş bitmiştim. Aynı şekilde yaşadığım hastalık dolayısıyla eşim ve çocuklarımda büyük sıkıntı yaşadıklar ama onlarda bana belli etmediler. Vücudumda çıkan cisimlerden dolayı eşim beni yeniden Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne götürdü. Burada yapılan tahliller Ankara’ya gönderildi. Tahlil sonuçları geldiği zaman beni saçları dökülmüş insanların arasına yatırdılar. Ben burada ne arıyorum diye doktorlara sordum. Hastalığın belli olmasından sonra yanımızda olan annem düşüp bayıldı. Bana kanser teşhisinin konulmasından sonra daha da düşkün hale geldim” diye konuştu.
'KIZLARIM İÇİN YAŞAMALIYIM' DEMİŞİM
“Kemoterapi tedavilerinin arıdan biraz kendimi güçlü hissetim” diyerek konuşmasını sürdüren Özyğit, “Bu sürede hastanede doktorlarım ve hemşireler çok iyi ilgilendi. Doktorumun ismi Erdal Kurtoğlu Allah ondan bin bir kere razı olsun. Bir tedavi devam ederken, doktoruma 'kızlarım için yaşamalıyım' demişim ama ben hatırlamıyorum. Tedavi süresince hep Antalya’da olduk. Eşimin ve kendi ailemin destekleriyle ayakta durmaya çalıştım. 3 yıl boyunca kemoterapi tedavisi gördüm ancak yeterli iyileşme sürecine giremedim. 2018 yılının kasım ayında kök hücre nakli oldum” ifadelerini kullandı.
“UMUDUMUZU KESMİŞKEN HALK EĞİTİME YAZILDIK”
Yaşamaktan umudunu kestiği bir noktada eşi Nazif Ali Özyiğit tarafından el sanatları kursuna yazdırıldığını dile getiren Seher Özyiğit, “Yaşamaktan tam umudumuzu kesmişken, eşim beni Gazipaşa Halk Eğitim Merkezi kurslarına yazdırdı. Eşim, 'sen burada mutlu olacaksın. Ben seni her gün sabah getirip akşamları seni buradan alacağım. Senin için ne gerekiyorsa yapacağım. Benim için ve çocuklarımız için yaşamalısın' dedi. Neyse eşim beni halk eğitimin kapısına bıraktı. İçeri girdim. Asiye hocam ve kursiyer arkadaşlarımızla tanıştım. İlk defa böyle bir ortamda olduğum için çıkıp gelmek istedim. O gün Asiye hocam elime bir kumaş verdi. Neyse ben onu işledim. Hocam çok güzel olduğunu söyledi. Hocamdan övgü dolu sözler duyunca hemen şımardım. Neyse kursun ilk günü bitti. Yarın bir daha gideyim, öbür gün bir daha gideyim derken kursa iyice bağlanıp usta oldum. Hatta otobüsü kaçırtıp Asarcık Mevkii’nden kursa yürüyerek geldiğim zamanlar bile oldu. Öğretmeniz ve Halk Eğitim Müdürümüz Gürbüz Kır’dan Allah razı olsun. Bana her konuda yardımcı oldular” dedi.
“HASTALIĞIMI UNUTTUM”
Halk eğitimde hastalığını unuttuğunu dile getiren Özyiğit, “Halk eğitim kursuna başladığım zaman hem çok mutu oldum hem de hastalığımı unuttum. Hatta uzun bir süre tedavi olmaya bile gitmedim. En son doktorumla görüştüğüm zaman, 'Seher hanım bu hastalığın kafası ezilmiş. Sende artık bir şey yok' dedi. Bende eşim tarafından halk eğitime yazdırıldığımı, bura mutlu zamanlar geçirdiğimi, bu yıl kafasını ezdiğim hastalığın seneye de gövdesini ezebileceğimi söyledim. Doktorumda dedi ki; “Bravo Seher hanım, kızların için yaşamalısın. Artık sürekli gelmek zorunda değilsin. Ama bu kadar iyi olduğuna çok şaşırdım, öğretmenlerine ve halk eğitim müdürüne çok selam söyle dedi” değerlendirmesinde bulundu.
“MUTLU OLMAYA GAYRET GÖSTERİYORUZ”
Hastalığının tamamen iyileşmediğini ve onun için üzüntü ve stresten uzak durmaya çalıştığını vurgulayan Seher Özyiğit, “Kocam ve kızlarımdan yana çok mutluyum. Hem kendi ailemden hem de eşimin tarafından hepsinden Allah razı olsun. Şimdilik çok iyiyim ve bir şikayetim yok. Doktorlarım üzüntüye, strese, cenaze ortamına girmeyeceğimi söyledi. Düğünlere, sosyal aktivitelere ve mutlu olabileceğim ortamlara gitmem tavsiye edildi. Ayrıca Erdal Kurtoğlu doktorum, bana 3 arkadaş seçmemi ve onlarla mutlu bir ortam oluşturmamı tavsiye etti. Hastalığın gövdesi durduğu için, olumsuz olaylarla karşılaşılması durumunda hastalığın tekrardan ilerleme riski var. Onun için mutlu olmaya gayret gösteriyoruz” diye konuştu.
“EŞİM BU SÜREDE ÜZERİNE BİR KIYAFET ALIP GİYEMEDİ”
Tedavi süresince maddi sıkıntılar yaşadıklarını ifade eden Özyğit, “Çiftçilikle uğraştığımız için ürünlerin para etmediği zaman, tedavi süresinde zaman zaman sıkıntılar çektik. Ama bunu ailelerimize yansıtmamaya gayret gösterdik. Allah’ıma şükürler olsun kendi yağımızla kavruluyoruz. Ancak şimdi bir gelir kaynağımız yok. Bir sağlık güvencemiz yok. Şimdi ayaktayım. Bir kocam 3’te kızım var Allah onlardan razı olsun. Bazı zamanlarda maddi sıkıntılardan dolayı tedavimde aksamalar oldu. Bu noktada karşıma halk eğitim çıktı. Yine söylüyorum Allah Asiye hocamdan ve müdürümüzden Allah razı olsun.Eşimle birlikte 2 veya 3 güne bir Antalya’ya gidip geldik. Eşim bu sürede benimle ilgilenirken üzerine bir kıyafet alıp giyemedi” dedi.
“BENİM BİR MAVİ BONCUĞUM VAR, ONUN DA İSMİ KANSER”
Halk eğitimle tanışmadan önce kendini evine kapattığını söyleyen Seher Özyiğit, tedavi gördüğü kanseri mavi boncuk olarak gördüğünü söyledi. Özyiğit, “Ben hastalığımı halk eğitimde unuttum. Ben halk eğitime başlamadan önce evime kapanmıştım. Kapı, pencere ve perdeleri kapatmıştım. Hiç kimse ile görüşmek, başkalarının da benim o halimi görmelerini istemiyordum. Yaşadığım tüm sıkıntıları ailemden gizledim. Ama halk eğitime geldiğim zaman ben kanser olduğumu unuttum. Kanser artık benim için bir isim, bir hastalık değil. O artık bende takılı olan bir mavi boncuk. Benim bir mavi boncuğum var, onun da ismi kanser. Bu mavi boncuğu boynumda taşıyorum artık” dedi.
“HALAMIZIN SAÇLARI YOK, ONUN SAÇLARINA YAPIŞTIRALIM”
Kemoterapi nedeniyle saçlarının döküldüğünü belirten Özyiğit, yeğenlerinin kendi saçlarını kestiğini ve ceplerine katıp yanına geldiklerini anlattı. Özyiğit, “Koca gibi kocam var. Allah ondan, ailesinden ve ailemden razı olsun. Benim bu süreçte saçlarım döküldü. Ama kapalı olduğum için çevremdeki hiç kimse bilmedi. Saçlarımın döküldüğünü bilen kızlarım ve yeğenlerim bir birlerinin saçlarını kesip, halamızın saçları yok, onun saçlarına yapıştıralım diye ceplerine katmışlar gelmişler” ifadelerini kullandı.
ASİYE KÜÇÜKDUMAN: BİZİM NEŞE KAYNAĞIMIZ OLDU
Seher Özyiğit’in kurslara başladıktan sonra kursun neşe kaynağı olduğunu dile getiren Gazipaşa Halk Eğitim Merkezi El Sanatları Öğretmeni Asiye Küçükduman, “Bizim kurslarımız eylül ayında başlamıştı. Seher kurslarımıza biraz geç geldi. Özel bir durumu olunca kendisine yardımcı olmak istedim. İlk başta acaba yapabilecek mi? Kurslara devam edecek mi? Gibi kafamda sorular oluşmuştu. Ama kendisine ilk gün baya bir moral verdim. İlk gün akşamüzeri Seher kurstan ayrılırken yarın belki gelir belki gelmez diye düşünmüştüm. Ertesi gün Seher geldi ve ben devem etmek istiyorum diye bana söyledi. Seher kurslarda bizim neşe kaynağımız oldu. Kendi rahatsızdı ama hep neşe kaynağımız oldu. O sınıfta olmadığı zamanlar sınıfta bir eksiklik oluyordu. Bu süre içinde hatlıkla ilgili konuştuklarımız oluyordu ama genel olarak kurslarımız neşeli şekilde geçiyordu. Seher’in güzelde çalışmaları oldu güzel bir sene geçirdik. Kurslarımızın Seher’e de iyi gelmesi beni çok mutlu etti. İnşallah tamamen iyileşir” şeklinde konuştu.