Türk Eğitim-Sen Gazipaşa Temsilciliği adına açıklama yapan Başkan Yardımcısı Ali Tan, 15 Temmuz’un yıldönümünde FETÖ’nün devlete sızma sürecine, milletin direnişine ve milli birliğin önemine dikkat çekti. Terörle mücadelede kararlılık vurgusu yapan Tan, anayasal değerlerin korunması gerektiğini ifade etti. Ali Tan yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı: “Yıllarca “bizim çocuklar başardı” diyenlerin himayesinde ağır ağır devletin kurumlarına sızan ve mevzi kazandıkça özgüveni artan, vatandaşlarımızın dini ve manevi değerlerini istismar ederek kendini devlet yerine koyan sınır aşırı bir casus çetesinin kullanışlı bir asimetrik terör aparatının milletimize yaşattığı musibetin üzerinden 9 koca yıl geçti. Ancak geride bıraktığı sosyal siyasi ve ekonomik tahribatın etkileri henüz atlatılmış değildir. Atalarımız der ki: “Bir musibet bin nasihatten yeğdir.” Musibetten gerekli dersi almazsak ömrümüz nasihatle geçer milletimiz ferasetiyle kökü dışarıda olan bu casusluk çetesine prim vermemiş ve 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü olarak adlandırılmıştır.
Yüce Allah bu ve benzer felaketlerden milletimizi ve devletimizi korusun. Bütün şehitlerimize rahmet ve gazilerimize sağlık ve sıhhat versin. Demokrasi sadece yönetimle sınırlı değil, bir yaşam biçimidir. Bu bağlamda Türk tarihine baktığımızda devlet işlerinde istişareyle fikirleri alınarak kararları olgunlaştırma töreye uygun olarak ülkeyi yönetme sınıfla toplum yapısını reddedip, sosyal eşitliğin hakim olduğu toplum yaşantısı Türk milletine ait demokratik değerlerden bazılarıdır. Millet iradesinin devlet yönetimine yansıması birinci meşrutiyetten günümüze 150 yıla dayanan bir maziye sahiptir. Ancak demokrasi sadece seçim demek değildir. Seçimlerin ardından toplumun istek ve görüşlerinin tam bir katılımla yönetime yansıması için bireylerin siyasi partilerin ve sivil toplum kuruluşlarının görüşlerinin alınması, oldukça hayati bir öneme sahiptir.
Türk Eğitim Sen olarak üyelerimizin toplumun görüşlerini dile getirmek boynumuzun borcudur. “Türkiye sevdamız, ekmek için kavgamız” diyen Türk Eğitim Sen; verdiği emek mücadelesini milli menfaatlerimizi en öne koyarak yapmaktadır ve kuruluş harcı milli değerlerle kırılmıştır. Bilindiği üzere terörsüz Türkiye adıyla başlatılan bir süreç sonrası basın yayın organlarında ve sosyal hayatta toplumun kaygı ve beklentileri dile getirilmiştir. Bölücü terör örgütü PKK, binlerce vatandaşımızın kanına girmiş sivil, asker, polis, korucu, öğretmenleri ve kundaktaki bebekleri katletmiş. Bu sebeple elebaşı bebek katil olarak anılmıştır. Özellikle biz eğitimciler İstiklal Marşı okuttuğu için okulunda bayrağı göndere çektiği için şehit edilmiş, öğretmenlerin emanetinin mirasçıları olarak terörün bitmesini şanlı ordumuzun kahraman kolluk kuvvetlerimizin canı pahasına sağladığı huzur ve güvenin sürekli olmasını canı gönülden isteriz. Ancak bunu yaparken azami dikkat edilmeli, ulusal ve uluslararası alanda hukuki haklarımızın zarar görmemesi için gerekli tedbirler alınmalıdır. Birleşmiş Milletlerde başı çeken devletlerin Türkiye'ye ikiz yasaları dayatırken, bir taraftan da başımıza bela ettikleri terör örgütlerini para ve silahla desteklemelerini bir an bile göz ardı etmenin nelere mal olacağını tahmin etmek zor değildir. Özellikle altını çizmek isterim ki hiçbir terör örgütü toplumumuzdaki hangi etnik kökenden olursa olsun tek bir vatandaşımızın dahi temsilcisi değildir. Yürütme ve güvenlik bürokrasisi giderek ateş çemberine evrilen bir coğrafyada bulunan ülkemizin elini rahatlatmak adına farklı stratejiler izleyerek terörü saf dışı bırakmak istiyorsa bunu yaparken milletimizin hassasiyetlerini dikkate alarak kaygılarını göz önünde bulundurmalıdır.
Peki yürütmenin, “Terörsüz Türkiye bir al ver pazarlık süreci değil terör örgütü silahı bırakıp kendini fesh edecek” demesine rağmen toplumdaki endişe ve endişelerin sebepleri nelerdir? Türk milleti endişelidir. Çünkü toplum belediyelerin gözetiminde 30 santim asfaltın altına döşenmiş patlayıcı düzenekleri, esir alınmış şehirleri, Hendek operasyonlarında verdiği şehitleri hafızasına kazımıştır. Bu yüzden endişelidir. Türk milleti şu konularda endişeli: Anayasamızın değiştirilemez maddelerine bir halel gelecek midir? Türk Eğitim Sen’in de kuruluş değerlerinin temelinde bulunan Anayasamızın 42. maddesinde belirtilen esaslar korunarak milli birliğimizin garantisi olan dilbirliğimiz korunacak mıdır? Anayasamızın 66.maddesinin özü korunacak mıdır? Gibi ve bunlarla ilintili milletin kaygıları dikkate alınarak milletimize açıkça garanti verilmelidir.
Milli birlik, milletin tanımıyla başlayacak olursak millet Geçmişte bir arada yaşamış günümüzde bir arada yaşayan ortak vatana sahip aralarında dil kültür ve ülkü birliği bulunan gelecekte de bir arada yaşama arzusuna sahip insanlar topluluğudur. Halk ile millet kavramı karıştırılmamalıdır. Halk, milleti oluşturan unsurlardır. Atatürk, “Türkiye Cumhuriyetini kuran Türkiye halkına Türk milleti denir” sözüyle halk ve millet ayrımını net olarak ifade etmiştir. Bu toprakların bin yıldır adı Türkiye. Burada yaşayan halkın etnik ve mezhep farkına bakılmaksızın siyasi hukuki ve milli kimliği Türk olarak berrak bir şekilde tescillenmiştir. Milli olan ise milletin faydasına çıkarına uygun olan demektir. Milli hedeflere ulaşmak için milli tarih bilincine sahip olmak önemlidir.
Malazgirt bir Türk zaferidir. Dönemin Abbasi halifesi Türklerin zaferini için camilerde dua edilmesini buyurmuştur. Kudüs Fatihi Selahaddin Eyyubi Türk'tür. Kardeşlerinin adı Turanşah, Tuğtekin ve Börüdür. Çanakkale bir Türk zaferidir. Bütün bu zaferlerle Türk milletinin birer evladı olmakla öğrenen Arap, Kürt, Boşnak, Arnavut bilumum kardeşlerimizle ne kadar övünsek azdır. Arkasına sömürgeci abilerinin desteğini arkasına alan bölücü teröre karşı kazandığımız sayısız mücadele, Türk milletinin has evlatlarının Yörük’ü, Türkmen’i, Zaza’sı Kürt’üyle kazandığı kesin bir Türk zaferidir. Demokrasiyi de milli birliği de sağlamak bizlerin elinde… Yeter ki Türk kahramanlığı ve yüksek Türk kültüründen istifade edelim.
Akkoyunlu ve Karakoyunlu Türk devletleriyle anılan Diyarbakır doğumlu büyük fikir adamı Ziya GÖKALP bir şiirinde der ki;
Hatta ben olsaydım: Kürd, Arap, Çerkes;
İlk gayem olurdu Türk milliyeti
Çünkü Türk kuvvetli olursa, mutlak,
Kurtarır her İslam olan milleti!
kamuoyuna saygıyla duyurulur.”