Eczacı Fahri Oğuz, yaptığı açıklamada her yıl aynı dönemde eczanelerde yaşanan ilaç sıkıntısının artık kronik bir hal aldığını belirtti. Oğuz, "Bir eczacı olarak yıllardır aynı tabloya tanıklık ediyorum. Her yılın bu döneminde eczanelerimizde ilaç yokları yaşanıyor, hastalar reçeteleriyle kapımıza gelip 'yok' cevabını duyuyor. Bu kronikleşmiş sorun, artık sadece bir tedarik sıkıntısı değil; hastaların sağlığıyla, eczacıların emeğiyle ve ekmeğiyle oynayan bir sistem sorunudur" dedi.
FİYAT POLİTİKASI SORUNU BÜYÜTÜYOR
Açıklamasında ilaç fiyatlandırma sistemine de değinen Oğuz, "Her yılın son çeyreğinde, ilaç fiyatlandırmasında kullanılan ilaç Euro kuru ile gerçek piyasa kuru arasındaki fark açıldığında, üretim ve ithalat yavaşlıyor. Bunun sonucu olarak temel ilaçlarda yokluk, eşdeğer ilaçlarda belirsizlik, eczacılarda artan ekonomik yük ortaya çıkıyor. Hekimler reçete düzenlerken 'bulunabilecek ilaçları' düşünmek zorunda kalıyor. Bu da tedavi kalitesini zedeliyor" diye konuştu.
HASTALAR VE ECZACILAR ZARAR GÖRÜYOR
İlaç tedarik zincirinde yaşanan krizin en çok hastalar ve eczacılar üzerinde etkili olduğunu vurgulayan Oğuz, "Sonuçta bu zincirin en zayıf halkası önce hasta, ardından eczacı oluyor. Hastalar tedavilerini sürdüremiyor, eczacılar ise hem vatandaşın öfkesine hem de sistemin mali yüküne maruz kalıyor" ifadelerini kullandı.
"ÇÖZÜM ASLINDA ÇOK BASİT"
Açıklamasında çözüm önerilerine de yer veren Oğuz, "Çözüm aslında çok basit; ilaç Euro kuru acilen güncellenmeli ve gerçek piyasa değerine yaklaştırılmalıdır. Kuru sabitleyen sistem kaldırılmalı, yıl içinde en az dört kez otomatik güncelleme yapılmalıdır. Eczacılar üzerindeki mali baskı hafifletilmelidir. İlaç yoklarıyla ilgili veriler şeffaf şekilde kamuoyuyla paylaşılmalıdır" dedi.
"İLAÇ, LÜKS DEĞİL YAŞAM HAKKIDIR"
Sorunun artık öngörülebilir bir krize dönüştüğünü vurgulayan Oğuz, "Her Kasım'da yaşanan bu ilaç krizi, artık öngörülebilir bir hale gelmiştir. Bu kadar öngörülebilir bir kriz karşısında hala kalıcı çözüm üretilmemesi, hem sağlık yönetimi açısından ciddi bir zafiyet, hem de eczacılık mesleği açısından büyük bir haksızlıktır. Biz eczacılar, hastalarımızın yanında durmaya devam edeceğiz. Ancak ilacın olmadığı bir yerde sağlık hizmetinden, sosyal devletten, halkın güveninden söz etmek mümkün değildir. İlaç yokları artık kaderimiz olmamalıdır. Hastalar ilacına, eczacılar emeğine, sağlık sistemi güvene kavuşmalıdır. İlaç, lüks değil, yaşam hakkıdır" dedi.
